Akran Zorbalığına Kurban Verdikleri Evlatlarından Geriye Anıları Kaldı
Mustafa’nın Ani Ölümüyle Başlayan Acı
Selçuklu Necip Fazıl Kısakürek Ortaokulu 8. sınıf öğrencisi Mustafa Yiğit Taşkın, geçen yıl Nisan ayında okul bahçesinde arkadaşlarıyla oynarken bir tartışma yaşadı. Tartışmanın ardından aniden fenalaşarak yere yığılan Mustafa’nın kalp krizi geçirdiği anlaşıldı. Okula çağrılan ambulansla hastaneye kaldırılan 14 yaşındaki genç, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
O günden sonra Ebru ve Hüseyin Taşkın çifti, tek tesellilerini küçük oğulları Yusuf’ta buldu. Ailenin tek ümidi olan 4. sınıf öğrencisi Yusuf, ağabeyinin kaybının ardından anne ve babasının hayata tutunma sebebi oldu.
Yusuf’un Sonu Da Akran Zorbalığı Oldu
Ancak Taşkın ailesini bir yıl sonra ikinci bir felaket bekliyordu. Dikilitaş Sahip Ata İlkokulu öğrencisi Yusuf, 28 Mayıs’ta, öğretmenlerin sınıfta olmadığı sırada bir sınıf arkadaşının boğazını sıkması sonucu nefessiz kaldı. Baygın halde bulunan Yusuf, hemen Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı.
Yoğun bakıma alınan ve entübe edilen minik Yusuf, yaklaşık 45 gün boyunca yaşam mücadelesi verdi. Ancak doktorların tüm çabalarına rağmen küçük çocuk, 11 Temmuz’da hayata gözlerini yumdu.
Olay sonrası Yusuf’un boğazını sıktığı iddia edilen M.İ.Ç., ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Konuyla ilgili adli ve idari soruşturma ise hâlâ devam ediyor.
Aile Akşehir'e taşındı
Bir yıl içinde iki evladını da kaybeden Taşkın çifti, çocuklarını memleketleri Akşehir’de yan yana toprağa verdi. Acılı anne ve baba, evlatlarının mezarlarına yakın olabilmek için Akşehir’e taşındı. Yeni evlerinde bir odayı ise tamamen çocuklarının anısına ayırdılar. Fotoğraflar, oyuncaklar, okul kıyafetleri ve kişisel eşyalarla dolu oda, anne ve babanın her gün ziyaret ettiği bir yas mekânına dönüştü.
“Artık Hayattan Beklentimiz Kalmadı”
Çocuklarının mezarlarından ayrı kalamadığını dile getiren baba Hüseyin Taşkın, duygularını şu sözlerle anlattı:
“İki evladımı da toprağa koydum. Yan yana yatıyorlar. Onlara yakın olabilmek için buraya taşındık. Artık hayattan bir beklentimiz kalmadı. Her gün mezarlarına gidiyorum. Hatta mezarlıkta çalışmak için belediyeye başvurdum. Onlara yakın olmak tek tesellim.”
“Bir Yılda İki Evlat Acısı, Tarifi Yok”
Anne Ebru Taşkın ise gözyaşları içinde yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti:
“Bir yılda iki evlat acısı yaşadım. Tutunacak hiçbir dalımız kalmadı. Bir anne olarak yaşadığım acıyı anlatamam. Bu acının tarifi yok. Çocuklarımızdan geriye fotoğrafları ve eşyaları kaldı. Her gün odaya girip onlara sarılıyormuş gibi yapıyorum. Onları çok özlüyoruz. Akran zorbalığına karşı önlem alınsın. Benim yüreğim yandı, başka anaların yüreği yanmasın. Adalet yerini bulsun, ihmali olan herkes cezasını çeksin.”
Toplumda Yankı Uyandırdı
Taşkın ailesinin dramı, yalnızca Konya’da değil, tüm Türkiye’de derin üzüntü yarattı. Akran zorbalığının çocuklar üzerinde nasıl yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini gösteren olay, okullarda güvenlik, rehberlik ve denetim konularında tartışmaları da beraberinde getirdi. Eğitim sendikaları ve sivil toplum kuruluşları, benzer vakaların önlenmesi için kapsamlı çalışmalar yapılması çağrısında bulundu. Ailenin tek dileği, evlatlarının hatırasının unutulmaması ve benzer acıların yaşanmaması. Anne ve baba, süren adli süreçten adaletin en kısa sürede sağlanmasını bekliyor.