Eğitim-İş Akşehir Temsilcilik Başkanı İbrahim Sarıtaş konu ile ilgili yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Son günlerde Türkiye’nin farklı illerindeki bazı devlet okullarında öğrencilere “yılbaşı karşıtı” içerikler hazırlatıldığı, bu görüntülerin okul yönetimleri tarafından kurumsal sosyal medya hesaplarından paylaşıldığı kamuoyuna yansımıştır. Bu uygulamalar toplumda haklı bir tepkiye yol açmıştır.

Eğitim-İş Akşehir Temsilciliği olarak açıkça ifade ediyoruz ki; çocukların ideolojik ve inanç temelli bir propagandanın parçası haline getirilmesi kabul edilemezdir. Bu uygulamalar, laik, bilimsel ve kamusal eğitime açıkça aykırıdır.

Söz konusu videolar aracılığıyla yılbaşını kutlayan yurttaşlar bilinçli biçimde hedef haline getirilmekte, toplumun bir kesimi çocuklar üzerinden ötekileştirilmektedir. Din devleti olarak tanımlanan ülkelerde dahi görülmeyecek düzeyde bir ayrımcılık, bugün Türkiye’de devlet okullarında ve üstelik çocuklar kullanılarak yaygınlaştırılmaktadır.

“Yılbaşını kutlayanlar dine ihanet ediyor” algısı yaratılmakta, yurttaşlarımız başka inançların etkisine girmiş gibi gösterilmektedir. Bu yaklaşım, toplumsal barışı zedeleyen, ayrıştırıcı ve tehlikeli bir zihniyetin ürünüdür.

Toplumsal baskı, çocuk yaşta zihinlere yerleştirilmektedir. “Müslüman yılbaşını kutlamaz” gibi kesin, dışlayıcı ve ideolojik yargıların çocuklara dayatılması hem pedagojik açıdan yanlıştır hem de birlikte yaşama kültürüne zarar vermektedir. Dünyadaki İslam ülkelerinin büyük çoğunluğunda yılbaşı kamusal alanlarda kutlanmakta, devletler bu etkinlikler için gerekli önlemleri almaktadır.

Türkiye’de yürürlükte olan hiçbir eğitim programında okullara ya da öğretmenlere yılbaşı karşıtı bir görev verilmemiştir. Buna rağmen öğrencilerin bu tür içeriklerin parçası haline getirilmesi hukuka aykırıdır. Kamplaşma ve ayrışmanın çocuk yaşta normalleştirilmesi ve bunun bir başarı gibi sunulması açık bir suçtur.

Buradan bir kez daha vurguluyoruz:

Okullar, hiçbir siyasi iktidarın, inanç grubunun ya da ideolojik yapının aparatı değildir. Eğitim kurumlarının görevi çocukları kutuplaştırmak değil; birlikte yaşama kültürünü, farklılıklara saygıyı, aklı ve bilimi öğretmektir.

Çocukların kendi iradeleri dışında ideolojik ve inanç temelli uygulamalara zorlanması yalnızca pedagojik bir sorun değil, aynı zamanda çocuk haklarına ve yürürlükteki yasalara aykırı bir durumdur. Bu, açıkça çocuk istismarıdır.

Türkiye Cumhuriyeti okulları; aklın, bilimin ve çağdaş değerlerin yuvası olmak zorundadır. Eğitim-İş olarak çocuklarımızın laik, bilimsel ve kamusal eğitim hakkını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.