Hüseyin Çığ’dan 15 Ekim Beyaz Baston Görme Engelliler ve Güvenlik Günü Basın Açıklaması
Hüseyin Çığ yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
Bugün, 15 Ekim, Beyaz Baston Görme Engelliler ve Güvenlik Günü'dür.
Bu özel gün, yalnızca toplumsal farkındalığın artırılmasına yönelik bir etkinlik değil; aynı zamanda devletin, yerel yönetimlerin ve toplumun yasal yükümlülüklerini hatırlatma günüdür. Ancak ne yazık ki, Akşehir’de yaşayan görme engelli vatandaşlarımız için bu yükümlülükler kâğıt üzerinde kalmaya devam etmektedir.
1. Akşehir’de Erişilebilirlik Yükümlülüğü İhmal Edilmiştir
5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un 3. ve 7. maddeleri, belediyelere açıkça “erişilebilirlik tedbirlerini almak ve kent yaşamını engelliler için uygun hâle getirmek” görevini zorunlu kılmaktadır. Oysa Akşehir’de, engelsiz bir yaşam bir yana, görme engellilerin güvenle kullanabileceği standartlara uygun tek bir kaldırım dahi kalmamıştır.
* Şehrin en yoğun güzergâhlarında hissedilebilir yüzeyler (kılavuz yollar) ya tamamen eksiktir ya da standart dışıdır.
* Bazı noktalarda döşenen kılavuz yolların üzerine; direk, çöp kutusu, tabela veya ticari tezgâh gibi engellerin konumlandırılması, bu yasal zorunluluğun fiilen ihlali anlamına gelmektedir. Bu durum, yalnızca bir duyarsızlık değil, aynı zamanda idarenin hizmet kusurudur.
Ayrıca, trafik ışıklarında sesli (akustik) sinyalizasyon sistemlerinin bulunmaması nedeniyle, görme engelli vatandaşlarımız her gün karşıdan karşıya geçerken hayati tehlike ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu ağır ihmal, kamu güvenliği açısından açık bir hak ihlalidir. Söz konusu eksiklikler, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi kapsamında “görevin gereklerini yerine getirmemek suretiyle mağduriyet yaratma” potansiyeli taşımaktadır.
2. Engelsiz Danışmanlık Var, Engelsiz Politika Yok
Akşehir Belediye Başkanı’nın “Engelsiz Yaşam Danışmanı” görevlendirmesine rağmen, görme engelli bireylerin yaşamını doğrudan etkileyen hiçbir konuda Derneğimizle veya temsilcilerimizle yeterli düzeyde istişare yapılmamaktadır. Hazırlanan projeler, katılımcılık ilkesinden uzak bir şekilde, kapalı kapılar ardında yürütülmektedir.
Bizler, bu şehirde yaşayan paydaşlar olarak, karar mekanizmalarının dışında bırakılmayı reddediyoruz. Talebimiz açık ve nettir: Bizim adımıza değil, bizimle birlikte karar alınsın. Engelsiz yaşam; idarenin bir lütfu değil, yasal ve Anayasal bir zorunluluktur.
3. Merkezi Yönetimin Denetim Sorumluluğu
Bu eleştirilerimiz yalnızca yerel yönetime değil, merkezi hükümetin denetim organlarına da yöneliktir.
5378 sayılı Kanun’un 14. maddesi, bakanlıkların, valiliklerin ve belediyelerin erişilebilirlik konusunda koordineli çalışmasını zorunlu kılmıştır. Ancak bugüne kadar, Akşehir ve çevresinde ne Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın erişilebilirlik denetim ekipleri, ne de İçişleri Bakanlığı’nın yerel idareler denetimi, bu bariz eksiklikleri gündeme alarak idari süreç başlatmıştır.
Hükümetin yıllardır sürdürdüğü “Engelsiz Türkiye” kampanyaları, sahada ne etkin bir denetim mekanizmasıyla ne de yeterli bir bütçeyle desteklenmektedir. Merkezi bütçeden erişilebilirlik için ayrılan ödeneklerin ne kadarının taşra ve ilçe belediyelerine aktarıldığı hâlen belirsizdir.
Devletin, Kanun’un uygulanmasını sağlamak amacıyla çıkardığı Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Yönetmeliği (2021) de fiilen işlerlik kazanmamıştır. Eksikliği tespit edilen kurumlar hakkında ne idari işlem yapılmakta ne de öngörülen cezai yaptırımlar uygulanmaktadır. Bu durum, merkezi yönetimin kendi koyduğu mevzuatı uygulama noktasında yetersiz kaldığını açıkça göstermektedir.
4. Engelliler İçin Politika Üretimi Kâğıt Üzerindedir
Her yıl Ekim ayında sembolik farkındalık mesajları yayımlanmakta, ancak yılın geri kalan 364 günü bu alanda derin bir sessizlik hâkim olmaktadır. Görme engelliler olarak bizler, geçici ve sembolik kutlamalar yerine, kalıcı ve uygulanabilir çözümler talep ediyoruz.
Bugün Türkiye genelinde hâlâ:
* Trafik ışıklarının yalnızca yaklaşık %18’inde sesli uyarı sistemi bulunmaktadır.
* Kaldırımların sadece yaklaşık %25’inde standartlara uygun kılavuz yüzeyler mevcuttur.
Bu veriler, erişilebilirliğin hâlâ bir “vaat” olarak kaldığını ve yasal zorunluluğun hayata geçirilmediğini ispat etmektedir. Anayasamızın 10. maddesi, “Devlet, engellilerin toplumsal yaşama katılımını sağlayacak tedbirleri alır.” hükmünü amirdir. Bu Anayasal yükümlülük, yerel ve ulusal ölçekte tam olarak yerine getirilmelidir.
5. Çözüm, Ortak Akılla Mümkündür
Biz Görmeyenleri Koruma Derneği Akşehir Temsilciliği olarak, eleştirilerimizi yıkıcı değil, yapıcı bir çözüm üretme hedefiyle dile getirmekteyiz.
Akşehir Belediyesi ve ilgili bakanlıklar, sivil toplum kuruluşlarıyla etkin bir ortak çalışma yürüttüğü takdirde, bu kentte engelsiz bir yaşamın tesisi mümkündür. Bizler, her zaman iş birliğine hazırız; yeter ki yönetim anlayışı, katılımcı ve kapsayıcı bir vizyonla hareket etsin.
Sonuç Olarak
15 Ekim, sadece bir anma değil, bir vicdan ve yasal muhasebe günüdür. Akşehir’in kaldırımları, yolları, parkları ve sinyalizasyon sistemleri, her bireyin eşit ve güvenli bir şekilde kullanabileceği hâle getirilmedikçe, “engelsiz şehir” ifadesi, hukuki bir zorunluluktan öte bir temenni olarak kalacaktır.
Biz görmeyenler, fiziksel karanlığa alıştık; ancak ihmalkârlığa, duyarsızlığa ve yönetimsel eksikliğe asla alışmayacağız.
Erişilebilirlik, bir ayrıcalık veya lütuf değil; Anayasa ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış temel bir insan hakkıdır.