Eğitim-İş Akşehir Okuma Atölyesinde Yazar Esra Kahya İle Buluştu
Eğitim-İş Akşehir Okuma Atölyesinde Yazar Esra Kahya İle Buluştu
Eğitim-iş Akşehir Okuma atölyesi kelimelere canlılık katan, cansız varlıkları seslendirmeyi başaran, eşyayı ete kemiğe bürüyen Esra Kahya ile “Benim Rüyalarım Hep Çıkar” eserini değerlendirmek için online olarak bir araya geldi.
Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Ödülü’nü “Kambur” adlı eseri ile alan yazar yerel ve ulusal birçok yarışmada ödüle layık görülmüştür. Çeşitli yarışmalarda dereceleri, basılı ve dijital edebiyat mecralarında öyküleri mevcut. Sevginin ve kelimelerin gücüne inanarak içindekileri okurlarıyla buluşturmaya devam ediyor.
Atölye ile ilgili olarak değerlendirme yapan Temsilcilik Başkanı İbrahim Sarıtaş, “Kelimelerinin ipleri çocukluğuna inen, öykülerine bir şekilde hayatından izler katan, kelimelerle oyunuyla eserini okumakta olanları eserin içinde yaşamaya sevk eden, Anadolu’nun sosyal dokusunu öykülerine işleyen bizden birini, değerli yazarımız, güzel meslektaşımız Esra Kahya’yı okuma atölyemizde ağırladık. Samimiyeti, değerlendirmesi ve Akşehir davetimizi kabul etme inceliği için kendisine çok ama çok teşekkür ederiz. Bu akşam kelimelere güç katan, ayrı bakış açıları kazandıran öğretmenimizle beraber olduğumuz için çok mutlu olduk. İyi ki varsın Esra öğretmenim ve iyi ki yollarımız kesişmiş.” dedi.
Toplantıda yazarın kısa özgeçmişi toplantının moderatörlüğünü yapan Münire Sarıtaş tarafından okundu. Moderatörün yazar hakkında merak edilen yazma serüvenine nasıl başladığı, yazmanın yetenek mi çalışma ürünü mü olduğu olduğu, öykülerindeki kahramanları nereden seçtiği, yazmaya düzenli olarak zaman ayırıp ayırmadığı sorduğu sorular ile başlayan toplantı katılımcılar tarafından da öykülerin değerlendirmesiyle devam etti. Yazar Kahya, tüm soruları içtenlikle cevapladı. Yeni çalışması hakkında da ilk paylaşımlarını atölye ile paylaşan yazara katılımcılar teşekkürlerini sundu.
Yazarın kitabından bazı alıntılar:
Sanmak ne fena bir hal imiş. Hele sevecek sanmak.(S.14)
O öyle saçlarımı sevince yorgunluğum kenara çekildi, çocukluğum dönüp de sarılmak istedi kocakarıya(S.14)
Zarfı şöyle bir salladım. Belki kelimeler sağa sola dökülmüştür diye iyice yokladım.(S.20)
...ama ondan gelecek "bakarız"ın ağırlığı beni durdurdu.(S.23)
Güneş bıktı, gidesi geldi. O giderken annem yemek oldu, pişti.(S.25)
Sevinmenin yaşı olsaydı ben hep on birde kalırdım.(S.25)
Bir şeyin kendisi yokken acısı nasıl bu kadar keskin bir şekilde var olabilirdi?(S.26)
Özlem dinmiş. Ağlanır elbet. Ağlamanın yaraştığı koyun kavuşmaktır ne de olsa.(S.42)
Çocukluğun dökülsün çocukluğuma.(S.42)
Yağmur kokusuna sarılmış bahar içeri doldu.(S.43)
Konuşmanın yersiz olduğu anlarda susmayı öğreneli çok oldu.(S.46)
Her hikaye biraz eksik başlar. Herkes yarımdır biraz. Boşa konsa olmaz, doluya konsa sığmaz.(S.99)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.