Sude FİLİZ
Köşe Yazarı
Sude FİLİZ
 

Göz Var Görmez: Bu Şehir Sahipsiz mi?

Konya’nın Akşehir ilçesi… Haritada küçük bir nokta gibi görünse de bu kadim şehir, Anadolu’nun özüdür. Taşı toprağı tarih kokar; ama sadece geçmişin tozlu sayfalarında değil, bu milletin kader anlarında da yer alır. Selçuklu döneminden kalan Taş Medrese, 13. yüzyıl ilim ve irfanının simgesidir. Ulu Camii, taşındaki sabırla asırlara meydan okur. Seyyid Mahmud Hayranî Türbesi, maneviyatın sükûnetini taşır. Ama bu şehir yalnızca kültürel mirasıyla değil, bağımsızlık mücadelesindeki yeriyle de gurur duyulması gereken bir yerdir. Kurtuluş Savaşı’nın Batı Cephesi Karargâhı, işte bu topraklardaydı. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Akşehir'de stratejiler kurdu, planlar yaptı, kararlar aldı. Bu topraklarda alınan kararlar, sadece Anadolu'nun değil, bir milletin kaderini değiştirdi. Bugün karargâh binası bir müze olarak ayakta; ama anlattığı hikâyeleri duyacak kulaklar az. Ve işte tam burada sormak gerekiyor: Bunca tarihî, kültürel ve manevî değere sahip bir şehir neden bu kadar geri planda? Sadece Sahip Olduklarıyla Değil, Sahip Çıkılamayanlarıyla da Anılır Oldu Tarihî ve kültürel değerler, ancak doğru sahiplenme ve kararlılıkla anlam kazanır. Bu noktada Akşehir ne yazık ki yıllardır hak ettiği ilgiyi görememiştir. Oysa bu şehir, her yıl düzenlenen Nasreddin Hoca Şenlikleri gibi büyük potansiyele sahip bir kültürel mirasa ev sahipliği yapıyor. Bu etkinlikler, şehrin yalnızca Türkiye’ye değil, dünyaya açılan yüzü olabilirdi. Fakat gelinen noktada, geçmişin heyecanı yerini bir rutine, bir takvim zorunluluğuna bırakmış gibi görünüyor. Eskiden televizyonlar canlı yayınlar yapar, gazeteler günlerce Akşehir’i manşetlerine taşırdı. Şimdi ise birkaç haber sitesi dışında pek ses çıkmıyor. Üstelik çıkan haberlerin birçoğu, kamuoyunun ilgisini gerçekten cezbettiği için değil; parayla yaptırıldığı için dolaşıma giriyor. Aynı şekilde bazı canlı yayınlar da sponsorlu olarak yapılıyor ve genellikle yerel izleyiciye ulaşmanın ötesine geçemiyor. Etkinliklerin tanıtımı, gerçek bir stratejiyle değil, günü kurtarma telaşıyla yapılıyor. Bu da hem şenliklerin ruhunu, hem de şehrin itibarını zedeliyor. Yönetenlerin Sorumluluğu: Görmek İsteyene Açık Bir Gerçek Şehrin bu kadar geri planda kalmasının sorumluluğu sadece tarih veya coğrafyayla açıklanamaz. Bu sorumluluk, başta yerel yöneticilere aittir. Geçmişten bugüne Akşehir’i yönetenlerin çoğu, bu şehre gerçek anlamda vizyon katamamıştır. Günübirlik hamleler, yapılıyormuş gibi görünen projeler, oyalayıcı açıklamalar… Her şey mevcut durumu korumaya, değişimi ise geciktirmeye yöneliktir. Yıllardır yapılan işler içinde geleceği hedefleyen kaç proje var? Akşehir için uzun vadeli bir turizm planı, kültürel miras haritası ya da gençleri şehirle barıştıracak bir strateji var mı? Herkesin aklında sorular var ama cevaplar yok. Çünkü bu şehirde asıl eksik olan şey, görmek istemek. Göz var, ama görmüyor. Kulak var, ama duymuyor. Bu şehirde sorunlar yok değil; ama sorunlardan büyük olan, umursamazlık. Unutulmak, Kaybetmekten Daha Ağırdır Tanıtım eksikliği sadece ekonomik kayıplara yol açmıyor. Aynı zamanda bir şehir halkının özgüvenini, bağlılığını ve aidiyet duygusunu da aşındırıyor. Akşehir’in her karışı tarih, ama her köşesi ilgisizlikle sarmalanmış. Giderek artan göç, gençlerin şehirden uzaklaşması, kültürel etkinliklerin içinin boşalması… Bunların hepsi bir bütünün parçaları. Ve bu parçalar bir araya geldiğinde, ortaya çıkan manzara çok net: Akşehir yalnızlaşıyor. Unutulmak, bir şehrin başına gelebilecek en sessiz ve en yıkıcı felakettir. Çünkü unutulmak, görünmez olmak demektir. Görünmez olan ise korunamaz, savunulamaz, gelecek kuşaklara aktarılamaz. Bu yüzden mesele sadece bir tanıtım sorunu değil; bir varlık mücadelesidir. Son Söz Sude’den: Akşehir’in neye sahip olduğu değil, kimlerin sahip çıktığı önemlidir. Tarihiyle, kültürüyle, maneviyatıyla bu denli zengin bir şehrin hâlâ tanıtılamıyor oluşu, sadece bir ihmalkârlık değil; bir vefasızlıktır. Göz var görmez… Kulak var duymaz… Ve böyle devam ederse, bu şehir bir gün sadece mezar taşlarında kalacak.
Ekleme Tarihi: 31 May 2025 - Saturday
Sude FİLİZ

Göz Var Görmez: Bu Şehir Sahipsiz mi?

Konya’nın Akşehir ilçesi…

Haritada küçük bir nokta gibi görünse de bu kadim şehir, Anadolu’nun özüdür. Taşı toprağı tarih kokar; ama sadece geçmişin tozlu sayfalarında değil, bu milletin kader anlarında da yer alır.

Selçuklu döneminden kalan Taş Medrese, 13. yüzyıl ilim ve irfanının simgesidir. Ulu Camii, taşındaki sabırla asırlara meydan okur. Seyyid Mahmud Hayranî Türbesi, maneviyatın sükûnetini taşır. Ama bu şehir yalnızca kültürel mirasıyla değil, bağımsızlık mücadelesindeki yeriyle de gurur duyulması gereken bir yerdir.

Kurtuluş Savaşı’nın Batı Cephesi Karargâhı, işte bu topraklardaydı. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Akşehir'de stratejiler kurdu, planlar yaptı, kararlar aldı. Bu topraklarda alınan kararlar, sadece Anadolu'nun değil, bir milletin kaderini değiştirdi. Bugün karargâh binası bir müze olarak ayakta; ama anlattığı hikâyeleri duyacak kulaklar az.

Ve işte tam burada sormak gerekiyor:

Bunca tarihî, kültürel ve manevî değere sahip bir şehir neden bu kadar geri planda?

Sadece Sahip Olduklarıyla Değil, Sahip Çıkılamayanlarıyla da Anılır Oldu

Tarihî ve kültürel değerler, ancak doğru sahiplenme ve kararlılıkla anlam kazanır. Bu noktada Akşehir ne yazık ki yıllardır hak ettiği ilgiyi görememiştir. Oysa bu şehir, her yıl düzenlenen Nasreddin Hoca Şenlikleri gibi büyük potansiyele sahip bir kültürel mirasa ev sahipliği yapıyor. Bu etkinlikler, şehrin yalnızca Türkiye’ye değil, dünyaya açılan yüzü olabilirdi. Fakat gelinen noktada, geçmişin heyecanı yerini bir rutine, bir takvim zorunluluğuna bırakmış gibi görünüyor.

Eskiden televizyonlar canlı yayınlar yapar, gazeteler günlerce Akşehir’i manşetlerine taşırdı. Şimdi ise birkaç haber sitesi dışında pek ses çıkmıyor. Üstelik çıkan haberlerin birçoğu, kamuoyunun ilgisini gerçekten cezbettiği için değil; parayla yaptırıldığı için dolaşıma giriyor. Aynı şekilde bazı canlı yayınlar da sponsorlu olarak yapılıyor ve genellikle yerel izleyiciye ulaşmanın ötesine geçemiyor. Etkinliklerin tanıtımı, gerçek bir stratejiyle değil, günü kurtarma telaşıyla yapılıyor. Bu da hem şenliklerin ruhunu, hem de şehrin itibarını zedeliyor.

Yönetenlerin Sorumluluğu: Görmek İsteyene Açık Bir Gerçek

Şehrin bu kadar geri planda kalmasının sorumluluğu sadece tarih veya coğrafyayla açıklanamaz. Bu sorumluluk, başta yerel yöneticilere aittir. Geçmişten bugüne Akşehir’i yönetenlerin çoğu, bu şehre gerçek anlamda vizyon katamamıştır. Günübirlik hamleler, yapılıyormuş gibi görünen projeler, oyalayıcı açıklamalar… Her şey mevcut durumu korumaya, değişimi ise geciktirmeye yöneliktir.

Yıllardır yapılan işler içinde geleceği hedefleyen kaç proje var? Akşehir için uzun vadeli bir turizm planı, kültürel miras haritası ya da gençleri şehirle barıştıracak bir strateji var mı? Herkesin aklında sorular var ama cevaplar yok. Çünkü bu şehirde asıl eksik olan şey, görmek istemek. Göz var, ama görmüyor. Kulak var, ama duymuyor. Bu şehirde sorunlar yok değil; ama sorunlardan büyük olan, umursamazlık.

Unutulmak, Kaybetmekten Daha Ağırdır

Tanıtım eksikliği sadece ekonomik kayıplara yol açmıyor. Aynı zamanda bir şehir halkının özgüvenini, bağlılığını ve aidiyet duygusunu da aşındırıyor. Akşehir’in her karışı tarih, ama her köşesi ilgisizlikle sarmalanmış. Giderek artan göç, gençlerin şehirden uzaklaşması, kültürel etkinliklerin içinin boşalması… Bunların hepsi bir bütünün parçaları. Ve bu parçalar bir araya geldiğinde, ortaya çıkan manzara çok net: Akşehir yalnızlaşıyor.

Unutulmak, bir şehrin başına gelebilecek en sessiz ve en yıkıcı felakettir. Çünkü unutulmak, görünmez olmak demektir. Görünmez olan ise korunamaz, savunulamaz, gelecek kuşaklara aktarılamaz. Bu yüzden mesele sadece bir tanıtım sorunu değil; bir varlık mücadelesidir.

Son Söz Sude’den:

Akşehir’in neye sahip olduğu değil, kimlerin sahip çıktığı önemlidir.

Tarihiyle, kültürüyle, maneviyatıyla bu denli zengin bir şehrin hâlâ tanıtılamıyor oluşu, sadece bir ihmalkârlık değil; bir vefasızlıktır.

Göz var görmez… Kulak var duymaz…

Ve böyle devam ederse, bu şehir bir gün sadece mezar taşlarında kalacak.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat polyester çember juul iqos iluma