Sude FİLİZ
Köşe Yazarı
Sude FİLİZ
 

Alevlerin İçinde Kalan Ülke: Yanan Sadece Ormanlar Değil

Son haftalarda ülkenin dört bir yanından yükselen duman, gökyüzünü griye boyadı. Mavi gökyüzü yerini küle bulanmış bir karanlığa bıraktı. Sıcaktan kavrulan toprak, artık bir kıvılcıma bile dayanamıyor. Rüzgâr, serinlik taşımak yerine ateşi sırtında taşıyor; alevler, önüne ne gelirse yutuyor. Köylerde, kasabalarda, şehirlerin kıyısında… İnsanlar, evlerini arkalarında bırakıp, yanlarına sadece birkaç parça eşya alarak yollara düşüyor. Kimisi kucağında çocuğunu taşıyor, kimisi elinde bir bidon suyla koşuyor, kimisi ise hayatı boyunca biriktirdiği tüm emekleri arkasında bırakarak gözyaşlarıyla uzaklaşıyor. Çocukların korkulu bakışları, yaşlıların geride bıraktıkları evlerine son kez dönüp bakışı… O bakışlarda hem çaresizlik hem de bir daha görememe korkusu var. Yangın, sadece ağaçları değil; insanların hayatını, emeğini, geleceğini de yakıyor. Bir gecede yanan evler, tarlalar, ahırlar… Dumanın içinde kaybolan hayvan sesleri, sessizce toprağa düşen kuş kanatları… O ormanda yıllarca büyüyen umutlar, bir daha yeşermesi on yıllar sürecek dallar… Bu yıl sıcaklıklar rekor kırdı. Yağmurlar azaldı, toprak susuzluktan çatladı. İklim krizi artık uzak bir ihtimal değil; tam ortasında yaşadığımız bir gerçek. Bu gerçeği görmezden gelmek, felaketi davet etmekten başka bir şey değil. Her yangın haberi, aslında bize sessizce şunu söylüyor: “Doğa beklemez, ihmal affetmez.” Gönüllüler ve görevli ekipler, ellerinde hortumlarla, küreklerle, bazen sadece çıplak elleriyle alevlere karşı duruyor. Yorgun, duman içinde ama kararlı… Çünkü biliyorlar ki, bir dalı kurtarmak, bir yuva kurtarmaktır. Ama onlar mücadele ederken, bizler de kendimize şu soruyu sormalıyız: “Bu yangınların önüne geçmek için ben ne yaptım?”   Halk Olarak Neler Yapmalıyız? Yangınların önlenmesi, sadece yetkililerin ya da profesyonel ekiplerin sorumluluğu değil; her vatandaşın görevidir. Hepimiz, bu felaketlerin önüne geçmek için üzerimize düşeni yapmalıyız. 1. Ormanlık alanlarda ateş yakmamak: Piknik, mangal, kamp ateşi… Ne kadar masum görünse de, kontrolsüz bir kıvılcım bile felakete dönüşebilir. Ateşin şakası yok. 2. Cam şişe ve izmaritleri doğada bırakmamak: Cam kırıkları güneş ışığını mercek gibi yansıtarak yangına sebep olabilir. Sigaraların tam söndürülmeden atılması, sayısız orman yangınının nedeni oldu. 3. Tehlikeyi gördüğümüzde vakit kaybetmeden bildirmek: Şüpheli duman ya da ateş gördüğümüzde, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aramak hayat kurtarır. Erken müdahale, yangının büyümesini engeller. 4. Evlerde ve köylerde yangın söndürme ekipmanları bulundurmak: Hortumlar, yangın söndürme tüpleri ve kürekler her zaman hazır olmalı. İlk dakikalarda yapılacak müdahale çok önemlidir. 5. Çocuklara doğa sevgisi ve korunması gerektiğini öğretmek: Bir nesil doğaya saygılı yetişirse, ormanlarımız da geleceğimiz de güvende olur. 6. Yangın gönüllüsü olmak: Belediyelerin, orman müdürlüklerinin ya da sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği yangın gönüllülüğü eğitimlerine katılmak, olası bir durumda bilinçli şekilde hareket etmemizi sağlar. 7. İklim krizine karşı bireysel önlem almak: Enerji tasarrufu, suyun dikkatli kullanılması, doğaya zarar vermeyen alışkanlıklar… Küçük gibi görünen adımların büyük etkileri vardır. Ateşin Ardındaki Sessizlik Yangınlar sönecek… Evet, bir gün mutlaka sönecek. Ama geriye kalan sessizlik, en acı sessizliktir. Yanmış toprağın üzerinde bir süre kuşlar ötmez, böcekler susar, rüzgâr bile temkinli eser. O sessizlik, yanan her dalın, her canın, her hatıranın sessiz çığlığıdır. Ama gün gelir… O sessizliği, küçük bir filizin yeşili bozar. O filiz, toprağın bize attığı umut tohumudur. Bizim görevimiz, o filizi korumak, büyütmek, gölge olmak, su olmak, nefes olmak. Çünkü yangınların yakmadığı tek şey, bizim umudumuzdur. Ve biz o umudu büyütürsek, bir gün bu ülkenin her köşesi yeniden yeşile boyanacak. O zaman bu köşe yazıları, yangınları değil; dönen kuş sürülerini, toprağın mis gibi kokusunu, rüzgârın ormanın içinde dans edişini anlatacak.
Ekleme Tarihi: 14 Ağustos 2025 -Perşembe
Sude FİLİZ

Alevlerin İçinde Kalan Ülke: Yanan Sadece Ormanlar Değil

Son haftalarda ülkenin dört bir yanından yükselen duman, gökyüzünü griye boyadı. Mavi gökyüzü yerini küle bulanmış bir karanlığa bıraktı. Sıcaktan kavrulan toprak, artık bir kıvılcıma bile dayanamıyor. Rüzgâr, serinlik taşımak yerine ateşi sırtında taşıyor; alevler, önüne ne gelirse yutuyor.

Köylerde, kasabalarda, şehirlerin kıyısında… İnsanlar, evlerini arkalarında bırakıp, yanlarına sadece birkaç parça eşya alarak yollara düşüyor. Kimisi kucağında çocuğunu taşıyor, kimisi elinde bir bidon suyla koşuyor, kimisi ise hayatı boyunca biriktirdiği tüm emekleri arkasında bırakarak gözyaşlarıyla uzaklaşıyor. Çocukların korkulu bakışları, yaşlıların geride bıraktıkları evlerine son kez dönüp bakışı… O bakışlarda hem çaresizlik hem de bir daha görememe korkusu var.

Yangın, sadece ağaçları değil; insanların hayatını, emeğini, geleceğini de yakıyor. Bir gecede yanan evler, tarlalar, ahırlar… Dumanın içinde kaybolan hayvan sesleri, sessizce toprağa düşen kuş kanatları… O ormanda yıllarca büyüyen umutlar, bir daha yeşermesi on yıllar sürecek dallar…

Bu yıl sıcaklıklar rekor kırdı. Yağmurlar azaldı, toprak susuzluktan çatladı. İklim krizi artık uzak bir ihtimal değil; tam ortasında yaşadığımız bir gerçek. Bu gerçeği görmezden gelmek, felaketi davet etmekten başka bir şey değil. Her yangın haberi, aslında bize sessizce şunu söylüyor: “Doğa beklemez, ihmal affetmez.”

Gönüllüler ve görevli ekipler, ellerinde hortumlarla, küreklerle, bazen sadece çıplak elleriyle alevlere karşı duruyor. Yorgun, duman içinde ama kararlı… Çünkü biliyorlar ki, bir dalı kurtarmak, bir yuva kurtarmaktır. Ama onlar mücadele ederken, bizler de kendimize şu soruyu sormalıyız: “Bu yangınların önüne geçmek için ben ne yaptım?”

 

Halk Olarak Neler Yapmalıyız?

Yangınların önlenmesi, sadece yetkililerin ya da profesyonel ekiplerin sorumluluğu değil; her vatandaşın görevidir. Hepimiz, bu felaketlerin önüne geçmek için üzerimize düşeni yapmalıyız.

1. Ormanlık alanlarda ateş yakmamak:

Piknik, mangal, kamp ateşi… Ne kadar masum görünse de, kontrolsüz bir kıvılcım bile felakete dönüşebilir. Ateşin şakası yok.

2. Cam şişe ve izmaritleri doğada bırakmamak:

Cam kırıkları güneş ışığını mercek gibi yansıtarak yangına sebep olabilir. Sigaraların tam söndürülmeden atılması, sayısız orman yangınının nedeni oldu.

3. Tehlikeyi gördüğümüzde vakit kaybetmeden bildirmek:

Şüpheli duman ya da ateş gördüğümüzde, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aramak hayat kurtarır. Erken müdahale, yangının büyümesini engeller.

4. Evlerde ve köylerde yangın söndürme ekipmanları bulundurmak:

Hortumlar, yangın söndürme tüpleri ve kürekler her zaman hazır olmalı. İlk dakikalarda yapılacak müdahale çok önemlidir.

5. Çocuklara doğa sevgisi ve korunması gerektiğini öğretmek:

Bir nesil doğaya saygılı yetişirse, ormanlarımız da geleceğimiz de güvende olur.

6. Yangın gönüllüsü olmak:

Belediyelerin, orman müdürlüklerinin ya da sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği yangın gönüllülüğü eğitimlerine katılmak, olası bir durumda bilinçli şekilde hareket etmemizi sağlar.

7. İklim krizine karşı bireysel önlem almak:

Enerji tasarrufu, suyun dikkatli kullanılması, doğaya zarar vermeyen alışkanlıklar… Küçük gibi görünen adımların büyük etkileri vardır.

Ateşin Ardındaki Sessizlik

Yangınlar sönecek… Evet, bir gün mutlaka sönecek. Ama geriye kalan sessizlik, en acı sessizliktir. Yanmış toprağın üzerinde bir süre kuşlar ötmez, böcekler susar, rüzgâr bile temkinli eser. O sessizlik, yanan her dalın, her canın, her hatıranın sessiz çığlığıdır.

Ama gün gelir… O sessizliği, küçük bir filizin yeşili bozar. O filiz, toprağın bize attığı umut tohumudur. Bizim görevimiz, o filizi korumak, büyütmek, gölge olmak, su olmak, nefes olmak.

Çünkü yangınların yakmadığı tek şey, bizim umudumuzdur.

Ve biz o umudu büyütürsek, bir gün bu ülkenin her köşesi yeniden yeşile boyanacak. O zaman bu köşe yazıları, yangınları değil; dönen kuş sürülerini, toprağın mis gibi kokusunu, rüzgârın ormanın içinde dans edişini anlatacak.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat polyester çember juul iqos iluma kuşadası escort çorlu escort izmir escort çerkezköy escort çeşme escort kayseri escort konya escort gaziantep escort fethiye escort bodrum escort