Uğur UTKAN
Köşe Yazarı
Uğur UTKAN
 

Asya’da Emperyalizme Direnişin ve Küllerinden Doğuşun İki Örneği: Afganistan İslam Emirliği ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti

Dünyanın her yerinde hızla gerileyen Atlantik gemisinin borazanı olan Batılı basın kuruluşları tarafından her seferinde “insan hakları, özgürlükler, kadın hakları” benzeri konularda aleyhlerinde yalan haberlerin yapılarak uluslararası kamuoyuna servis edildiği iki yükselen mazlum Asyalı aktör var: Afganistan İslam Emirliği ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti… Emperyalizme karşı senelerdir mücadeleler veren ve emperyalizmin işgal, ambargo ve yaptırımlarına karşı hem direniş gösterip hem de ayaklarının üzerinde durmaya çalışan bu iki Asyalı hükümetle ilgili Atlantik gemisinin borazanı olan Batılı basın kuruluşları tarafından geçtiğimiz Temmuz ayında Rusya Federasyonu’nun Afganistan İslam Emirliği'ni tanıyan ilk devlet olmasını ve yine bir diğer Asyalı aktör olan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile dayanışma içinde olmasını “Rusya'nın yeni dostları: Taliban ve Kuzey Kore” diye haberleştirilmişti. Yani sınırları NATO kuşatmasıyla ateş hattına çevrilen Rusya'nın meşru müdafaa hakkı “işgal” ve “Rus yayılmacılığı” oluyor, NATO ve Atlantik tezlerine karşı çıkanlar ya “terörist”, ya “diktatör”, ya da “şeytan ekseni” oluyor, Batı emperyalizmine karşı tek yumruk olan ülkeler de sözde “yayılmacılık(!) yapan Rusya'nın dostu” oluyor öyle mi? Yani hakikaten bu bir akıl tutulmasıdır ve Millî Şairimiz Mehmed Âkif’in İstiklâl Marşı'ndaki dizelerinde tasvir ettiği “tek dişi kalmış canavar” olan sözde medeniyet istismarcısı Batı'ya diyecek başka bir söz bulamıyor insan. Şimdi gelelim Batı'nın dezenformasyon yağmuruna tuttuğu iki Asyalı güç olan Afganistan İslam Emirliği ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile ilgili Garp basınının ve Atlantik unsurlarının imza attığı son yalanlara… İlk olarak Güney Asya’ya bakacak olursak Batı'nın Afganistan İslam Emirliği ile ilgili son dezenformasyon girişimi “ülke çapında internet yasağı” yalanının haber yapılması ve uluslararası kamuoyunu manipüle çabalarına bu şekilde bir yenisinin daha eklenmesi oldu. İşte geçen gün Afganistan İslam Emirliği tarafından bu yalan habere karşı yapılan açıklamada internet yasağı iddiaları tamamıyla reddedilerek eskimiş ve yıpranmış fiber optik kabloların değiştirilerek yenilendiğini açıkladı. Dolayısıyla yapılan bu açıklama Batı'nın bir dezenformasyon haberini daha boşa çıkardı. Zaten Batı basınını çok takip eden birisine göre Afganistan şu anda adeta taş devrine dönmüş gibidir. Halbuki gerçek hakikaten öyle mi? Afganistan taş devrine dönmüş ve küllerinden tekrar doğmaktan çok uzak olsa, tıpkı 1920’lerin ve 1930’ların Türkiye'sini aratmayacak şekilde üretim ve kalkınma hamlelerini arka arkaya gerçekleştirir miydi?  Gerek tarımda gerekse diğer alanlarda büyük atılımlara imza atabilir miydi? Mesela belki dezenformasyonla beyni yıkanmış birisine Afganistan’da Mada 9 isimli supersport otomobil üretiminin yapılması için çalışmalar yapıldığını söyleseniz asla inanası gelmez. Eğer Afganistan taş devrine dönmüş ve halen yağmanın olduğu bir yer olsa, bir yıl içinde yolsuzluğu tarihe gömüp devletin bütçe gelirlerini kayda değer ölçüde koruyabilir miydi? Hatta Afgan ekonomisinin gelirlerinde kazanımlar elde edilir miydi? Ayrıca Afganistan'ı taş devrine götüren bir aktör aranıyorsa 20 yıl bu ülkeyi işgal edip tüm doğal zenginliklerini yağmalayan ABD emperyalizmi ve suç aparatı olan NATO'ya bakılmalıdır. Mesela kadınların eve kapandığını, çalıştırılmadığını söylediler ama daha birkaç ay önce bir Afgan kadının Badahşan kentinde kadınlar için özel restoran açtığı ortaya çıktı. Aynı şekilde yine kadın adının bile yasak olduğunu zannedecek kesimlerin mevcut olmasına rağmen Afganistan yönetimi, geçen Eylül ayında kimlik belgelerinde kadınların fotoğraflarının yer almamasını tamamen kadınların kişisel tercihlerine bırakıldığını söyledi. Yani kadınlar isterse kimlik belgelerinde fotoğraflarını bulundurabilecekler. Ayrıca eğer bir kadın düşmanlığı yapıldıysa, kadınların aleyhine bir politika uygulandıysa Amerikan conileri tarafından ırzına geçilen Afgan kadınlarının ahvaline bakılmalıdır. Yani sadede gelecek olursak Afganistan aleyhine üretilen tüm Atlantik üretimi masalların çöp olduğu defalarca kanıtlandı. Şimdi gelelim Uzakdoğu'da emperyalizme karşı direnişin ileri karakolu olan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne… Uzak Asya'nın emperyalizme karşı direnen aktörü Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti de tıpkı Afganistan İslam Emirliği gibi Batı'nın dezenformasyon saldırılarına maruz kalan bir aktör durumunda. Öyle ya, neredeyse herkes “Kuzey Kore'ye girmek yasak, oradan çıkmak bile yasak” diye bilir. Halbuki gerçek öyle midir? Prensip olarak herkes aslında Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'ne başvurabilir, vize alabilir, bir üst tura katılabilir ve bu ülkeyi görmeye gidebilir. Yine “Kuzey Kore’de çalışma kampları var, devlet halkını gözetmiyor, insanına köle muamelesi yapıyor” gibi uydurma rivayetlerin bile döndüğünü görüyoruz. Peki aslında gerçek olan nedir? Topraklarının %80’i dağlık olan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nde mevcut tüm arazilerde tarım yapılır. Üretim yapan köylüler için Pyongyang yönetimi evler inşa etmektedir. Yani köylüsünü, emekçisini gözetmektedir. Hakeza Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile ilgili patlayan başka balonlar da var. Mesela “zorunlu kılındığı” iddia edilen saç kesiminin hiç kimsede görülmediğini anlamak için ille de Kore'ye gidip görmek şart değil. Hakeza “köpeklere yedirildiği” iddia edilen insanlarla ilgili haberler de balon çıktı. Ayrıca diyelim ki Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ekonomik güçlükler yaşadıysa ve hala da yaşıyorsa burada yıllar yılı ABD öncülüğündeki küresel düzen tarafından uygulanan izolasyon, yaptırım ve ambargoların hiç mi payı olmadı? Ama Kore’nin kuzeyindeki Demokratik Halk Cumhuriyeti ile ilgili Batı dezenformasyonlarından çok ruhen Asyalı olmaktan çıkalı çok olan Güney Kore’nin yaptığı algı yönetimleri daha fazla üzerinde durulması gereken bir konu. Aslında Kore'de paylaşılamayacak hiçbir şey yokken nedense Güney Kore tarafından Batı basınından daha fazla algı üretiliyor ve bu algılar Pyongyang’ın aleyhine daha çok kullanılıyor. İşte en son Güney Kore Birleşme Bakanı Chung Dong-young, resmî temaslar için bulunduğu Almanya'da Pyongyang yönetiminin ekonomik açılım gibi arayışlarda olması durumunda bunun ancak Güney Kore ile iyi geçinme durumundan geçtiğine dair açıklamasının yanı sıra Pyongyang'ı kastederek “Kuzey Kore, ABD'yi vurabilir” gibi komik bir açıklamaya daha imza attı. Tam da Irak'ın işgal sürecinde meşhur Amerikan Büyükelçisinin yapmış olduğu açıklamada geçen “Türklerin Irak'ta ihale almasının yolu Türkiye'nin Kürtlerle (kastedilen Barzani ve Talabani) iyi geçinmesinden geçer” ifadesini hatırlatmıyor mu Chung Dong-young’un Almanya'da Pyongyang yönetiminin ekonomik açılım gibi arayışlarda olmasının ancak Güney Kore ile iyi geçinme durumundan geçtiğine dair açıklaması? Tam da her bağımsız ülkeye politika dayatması yapan tipik Atlantikçilik kokan beyanatlar bunlar. Yine Chung Dong-young’un Pyongyang’ı ima ederek “Kuzey Kore, ABD'yi vurabilir” şeklindeki açıklaması da yine Irak’ın işgaline giden süreçte Amerikan basınının kitle imha silahları ve küresel terörizm konularındaki dezenformasyon haber yapma konusunda ölçüyü kaçırıp 11 Eylül’den bile Saddam Hüseyin’i mesul tutarak sanki Saddam Hüseyin ABD'yi vurmak istiyormuş gibi bir saçma sapan algının yerleşmesi için yaptığı çalışmaları hatırlatmıyor mu? Bu algı yönetimleri yüzünden 2003 yılının ilk aylarında yapılan bir anketin sonucuna göre Amerikan halkının %69’unun 11 Eylül'de Saddam'ın parmağı olduğuna inanmaya başlamışken, daha da şaşırtıcı olan meselenin Amerikan halkının %82’sinin Saddam'ın bin Ladin'e yardım ettiğine inanma noktasına gelmemiş miydi? Allah aşkına “Saddam, 11 Eylül’e yardım etti” gibi bir algı inşasından ne farkı vardır Chung Dong-young’un Pyongyang’ı ima ederek “Kuzey Kore, ABD'yi vurabilir” şeklindeki açıklamasının? Dolayısıyla sonuç olarak hangi coğrafyadan olursa olsun kendi dayattığı politikalara itiraz eden, güttüğü emellere karşı direnen kim varsa emperyalizmin algı operasyonlarının hedefinde oluyor. Bu yüzden de Batı'nın türlü dezenformasyonlarla dünya önüne koyduğu değerlendirmelere hemen gözü kapalı inanmamak ve peşin hükümlü davranışlardan kaçınmak gerekir.  
Ekleme Tarihi: 22 Ekim 2025 -Çarşamba
Uğur UTKAN

Asya’da Emperyalizme Direnişin ve Küllerinden Doğuşun İki Örneği: Afganistan İslam Emirliği ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti

Dünyanın her yerinde hızla gerileyen Atlantik gemisinin borazanı olan Batılı basın kuruluşları tarafından her seferinde “insan hakları, özgürlükler, kadın hakları” benzeri konularda aleyhlerinde yalan haberlerin yapılarak uluslararası kamuoyuna servis edildiği iki yükselen mazlum Asyalı aktör var: Afganistan İslam Emirliği ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti…

Emperyalizme karşı senelerdir mücadeleler veren ve emperyalizmin işgal, ambargo ve yaptırımlarına karşı hem direniş gösterip hem de ayaklarının üzerinde durmaya çalışan bu iki Asyalı hükümetle ilgili Atlantik gemisinin borazanı olan Batılı basın kuruluşları tarafından geçtiğimiz Temmuz ayında Rusya Federasyonu’nun Afganistan İslam Emirliği'ni tanıyan ilk devlet olmasını ve yine bir diğer Asyalı aktör olan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile dayanışma içinde olmasını “Rusya'nın yeni dostları: Taliban ve Kuzey Kore” diye haberleştirilmişti.

Yani sınırları NATO kuşatmasıyla ateş hattına çevrilen Rusya'nın meşru müdafaa hakkı “işgal” ve “Rus yayılmacılığı” oluyor, NATO ve Atlantik tezlerine karşı çıkanlar ya “terörist”, ya “diktatör”, ya da “şeytan ekseni” oluyor, Batı emperyalizmine karşı tek yumruk olan ülkeler de sözde “yayılmacılık(!) yapan Rusya'nın dostu” oluyor öyle mi?

Yani hakikaten bu bir akıl tutulmasıdır ve Millî Şairimiz Mehmed Âkif’in İstiklâl Marşı'ndaki dizelerinde tasvir ettiği “tek dişi kalmış canavar” olan sözde medeniyet istismarcısı Batı'ya diyecek başka bir söz bulamıyor insan.

Şimdi gelelim Batı'nın dezenformasyon yağmuruna tuttuğu iki Asyalı güç olan Afganistan İslam Emirliği ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile ilgili Garp basınının ve Atlantik unsurlarının imza attığı son yalanlara…

İlk olarak Güney Asya’ya bakacak olursak Batı'nın Afganistan İslam Emirliği ile ilgili son dezenformasyon girişimi “ülke çapında internet yasağı” yalanının haber yapılması ve uluslararası kamuoyunu manipüle çabalarına bu şekilde bir yenisinin daha eklenmesi oldu.

İşte geçen gün Afganistan İslam Emirliği tarafından bu yalan habere karşı yapılan açıklamada internet yasağı iddiaları tamamıyla reddedilerek eskimiş ve yıpranmış fiber optik kabloların değiştirilerek yenilendiğini açıkladı.

Dolayısıyla yapılan bu açıklama Batı'nın bir dezenformasyon haberini daha boşa çıkardı. Zaten Batı basınını çok takip eden birisine göre Afganistan şu anda adeta taş devrine dönmüş gibidir.

Halbuki gerçek hakikaten öyle mi?

Afganistan taş devrine dönmüş ve küllerinden tekrar doğmaktan çok uzak olsa, tıpkı 1920’lerin ve 1930’ların Türkiye'sini aratmayacak şekilde üretim ve kalkınma hamlelerini arka arkaya gerçekleştirir miydi?  Gerek tarımda gerekse diğer alanlarda büyük atılımlara imza atabilir miydi? Mesela belki dezenformasyonla beyni yıkanmış birisine Afganistan’da Mada 9 isimli supersport otomobil üretiminin yapılması için çalışmalar yapıldığını söyleseniz asla inanası gelmez.

Eğer Afganistan taş devrine dönmüş ve halen yağmanın olduğu bir yer olsa, bir yıl içinde yolsuzluğu tarihe gömüp devletin bütçe gelirlerini kayda değer ölçüde koruyabilir miydi? Hatta Afgan ekonomisinin gelirlerinde kazanımlar elde edilir miydi?

Ayrıca Afganistan'ı taş devrine götüren bir aktör aranıyorsa 20 yıl bu ülkeyi işgal edip tüm doğal zenginliklerini yağmalayan ABD emperyalizmi ve suç aparatı olan NATO'ya bakılmalıdır.

Mesela kadınların eve kapandığını, çalıştırılmadığını söylediler ama daha birkaç ay önce bir Afgan kadının Badahşan kentinde kadınlar için özel restoran açtığı ortaya çıktı.

Aynı şekilde yine kadın adının bile yasak olduğunu zannedecek kesimlerin mevcut olmasına rağmen Afganistan yönetimi, geçen Eylül ayında kimlik belgelerinde kadınların fotoğraflarının yer almamasını tamamen kadınların kişisel tercihlerine bırakıldığını söyledi. Yani kadınlar isterse kimlik belgelerinde fotoğraflarını bulundurabilecekler.

Ayrıca eğer bir kadın düşmanlığı yapıldıysa, kadınların aleyhine bir politika uygulandıysa Amerikan conileri tarafından ırzına geçilen Afgan kadınlarının ahvaline bakılmalıdır.

Yani sadede gelecek olursak Afganistan aleyhine üretilen tüm Atlantik üretimi masalların çöp olduğu defalarca kanıtlandı.

Şimdi gelelim Uzakdoğu'da emperyalizme karşı direnişin ileri karakolu olan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne…

Uzak Asya'nın emperyalizme karşı direnen aktörü Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti de tıpkı Afganistan İslam Emirliği gibi Batı'nın dezenformasyon saldırılarına maruz kalan bir aktör durumunda.

Öyle ya, neredeyse herkes “Kuzey Kore'ye girmek yasak, oradan çıkmak bile yasak” diye bilir. Halbuki gerçek öyle midir?

Prensip olarak herkes aslında Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'ne başvurabilir, vize alabilir, bir üst tura katılabilir ve bu ülkeyi görmeye gidebilir.

Yine “Kuzey Kore’de çalışma kampları var, devlet halkını gözetmiyor, insanına köle muamelesi yapıyor” gibi uydurma rivayetlerin bile döndüğünü görüyoruz. Peki aslında gerçek olan nedir?

Topraklarının %80’i dağlık olan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nde mevcut tüm arazilerde tarım yapılır. Üretim yapan köylüler için Pyongyang yönetimi evler inşa etmektedir. Yani köylüsünü, emekçisini gözetmektedir.

Hakeza Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile ilgili patlayan başka balonlar da var. Mesela “zorunlu kılındığı” iddia edilen saç kesiminin hiç kimsede görülmediğini anlamak için ille de Kore'ye gidip görmek şart değil. Hakeza “köpeklere yedirildiği” iddia edilen insanlarla ilgili haberler de balon çıktı.

Ayrıca diyelim ki Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ekonomik güçlükler yaşadıysa ve hala da yaşıyorsa burada yıllar yılı ABD öncülüğündeki küresel düzen tarafından uygulanan izolasyon, yaptırım ve ambargoların hiç mi payı olmadı?

Ama Kore’nin kuzeyindeki Demokratik Halk Cumhuriyeti ile ilgili Batı dezenformasyonlarından çok ruhen Asyalı olmaktan çıkalı çok olan Güney Kore’nin yaptığı algı yönetimleri daha fazla üzerinde durulması gereken bir konu. Aslında Kore'de paylaşılamayacak hiçbir şey yokken nedense Güney Kore tarafından Batı basınından daha fazla algı üretiliyor ve bu algılar Pyongyang’ın aleyhine daha çok kullanılıyor.

İşte en son Güney Kore Birleşme Bakanı Chung Dong-young, resmî temaslar için bulunduğu Almanya'da Pyongyang yönetiminin ekonomik açılım gibi arayışlarda olması durumunda bunun ancak Güney Kore ile iyi geçinme durumundan geçtiğine dair açıklamasının yanı sıra Pyongyang'ı kastederek “Kuzey Kore, ABD'yi vurabilir” gibi komik bir açıklamaya daha imza attı.

Tam da Irak'ın işgal sürecinde meşhur Amerikan Büyükelçisinin yapmış olduğu açıklamada geçen “Türklerin Irak'ta ihale almasının yolu Türkiye'nin Kürtlerle (kastedilen Barzani ve Talabani) iyi geçinmesinden geçer” ifadesini hatırlatmıyor mu Chung Dong-young’un Almanya'da Pyongyang yönetiminin ekonomik açılım gibi arayışlarda olmasının ancak Güney Kore ile iyi geçinme durumundan geçtiğine dair açıklaması?

Tam da her bağımsız ülkeye politika dayatması yapan tipik Atlantikçilik kokan beyanatlar bunlar.

Yine Chung Dong-young’un Pyongyang’ı ima ederek “Kuzey Kore, ABD'yi vurabilir” şeklindeki açıklaması da yine Irak’ın işgaline giden süreçte Amerikan basınının kitle imha silahları ve küresel terörizm konularındaki dezenformasyon haber yapma konusunda ölçüyü kaçırıp 11 Eylül’den bile Saddam Hüseyin’i mesul tutarak sanki Saddam Hüseyin ABD'yi vurmak istiyormuş gibi bir saçma sapan algının yerleşmesi için yaptığı çalışmaları hatırlatmıyor mu?

Bu algı yönetimleri yüzünden 2003 yılının ilk aylarında yapılan bir anketin sonucuna göre Amerikan halkının %69’unun 11 Eylül'de Saddam'ın parmağı olduğuna inanmaya başlamışken, daha da şaşırtıcı olan meselenin Amerikan halkının %82’sinin Saddam'ın bin Ladin'e yardım ettiğine inanma noktasına gelmemiş miydi?

Allah aşkına “Saddam, 11 Eylül’e yardım etti” gibi bir algı inşasından ne farkı vardır Chung Dong-young’un Pyongyang’ı ima ederek “Kuzey Kore, ABD'yi vurabilir” şeklindeki açıklamasının?

Dolayısıyla sonuç olarak hangi coğrafyadan olursa olsun kendi dayattığı politikalara itiraz eden, güttüğü emellere karşı direnen kim varsa emperyalizmin algı operasyonlarının hedefinde oluyor. Bu yüzden de Batı'nın türlü dezenformasyonlarla dünya önüne koyduğu değerlendirmelere hemen gözü kapalı inanmamak ve peşin hükümlü davranışlardan kaçınmak gerekir.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat polyester çember juul iqos iluma
marsbahis Marsbahis Giriş marsbahis