Anadolu Fatihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkiye Selçuklu Devleti’ni kuran Selçuklu Hükümdarıdır.
Bir taraftan Bizansa karşı, diğer taraftan Ermenilere, Büyük Selçuklu Devleti ve Suriye Selçuklularına karşı mücadele vermiştir.
Bizans’ın içinde bulunduğu iç karışıklıklardan, taht mücadelelerinden, sosyal ve ekonomik bunalımlardan istifade eden Süleyman Şah, 1078 tarihinde İznik’i kolay bir şekilde fethetti. Böylece başkenti İznik olan Anadolu’daki ilk Müslüman Türk devleti kurulmuş oldu. İznik’in fetih tarihiyle ilgili olarak başka rivayetler de vardır.
Bizans’ın içinde bulunduğu bunalımdan dolayı meydana gelen huzursuzluklar sebebiyle, Ermeniler, Gürcüler ve Süryaniler gibi yerli halklar Süleyman Şah’ın yönetimini benimsediler.
Büyük arazi sahiplerinin hizmetinde çalışan ve esir muamelesi gören köylü sınıfı da, miri toprak rejimiyle Selçuklu yönetiminde hürriyetini elde etti ve toprak sahibi oldu.
Bu arada Süleyman Şah beraberindeki Selçuklu kuvvetleriyle İstanbul Boğazı’na kadar olan Anadolu topraklarını ele geçirdi. Bundan sonra Bizans ile Selçuklu Türkleri arasındaki sınır Boğaz suları oldu.
Süleyman Şah, Harem-Salacak-Üsküdar sahilinde kurduğu karakollar ve gümrük daireleriyle Boğazdan gelip geçen gemilerden vergi almaya başladı.
Drakon Suyu Antlaşması
1081 yılı Haziran ayında Bizans’la yapılan Drakon Suyu Antlaşması’na göre Selçuklular Bizans ile olan sınırlarını Drakon deresine kadar geriye çekeceklerdi. Drakon kimi tarihçi ve coğrafyacılara göre bugünkü Maltepe’deki Dragos tepesinin bulunduğu yer, kimilerine göre de Kocaeli sınırlarındaki Kırkgeçit Deresi’dir.
Tarihçilere göre bu antlaşmayla Bizans, Türkiye Selçuklu Devleti’ni ve başındaki Süleyman Şah’ın saltanatını tanımış oluyordu. Yine bu antlaşmayla Her iki devletin 1081 deki sınırı belirleniyordu.
Süleyman Şah, antlaşma gereğince İmparatordan yüklü miktarda para almış, her iki taraf da birbirine askeri yardım sözü vermiştir.
Bu antlaşmadan sonra Süleyman Şah dikkatini güneye çevirdi ve önce Ermenilerle, sonra Büyük Selçuklularla mücadeleye girişti.
Bizans’ın çöküşünü ve Türklerin Bizans karşısındaki başarılarını fırsat bilen Ermeniler, Fırat bölgesinde tutunarak prenslikler kurmuşlar, bu şekilde Türkiye Selçuklularının doğu ve güneydeki Türk-İslam ülkeleriyle bağlantılarını kesmişlerdi.
Bizans’ın içinde bulunduğu karışıklıktan istifade eden Ermeniler, Kilikya bölgesinin en önemli şehirlerini ele geçirdiler. Hatta 1077 yılında Urfa’yı Bizanslılardan aldılar. Ermenilerin egemenlik sahası Toroslardan Urfa’ya kadar geniş bir alanı içine alıyordu.
Bu dönemde Ermeni Hükümdarı Phileratos, bir taraftan Bizans’ın başına geçen Aleksios’a bağlılığını bildirirken, diğer taraftan da tedbirli davranarak Halep’in Müslüman hakimi Şerefüddevle Müslim’e haraç vermek suretiyle Müslümanları idare etmeye çalışıyordu. Süleyman Şah’tan gelebilecek tehlikelere karşı da Sultan Melikşah’la iyi ilişkiler kurma gayretindeydi.
Süleyman Şah’ın Kilikya Seferi ve Antakya’nın Fethi
Süleyman Şah, 1082 tarihinde Kilikya seferine çıktı. Çukurova bölgesindeki Tarsus şehrini aldı. 1083 yılında aynı bölgede Ermenilere ait olan Adana, Misis, Dilekkaya ve Kilikya’daki diğer şehir ve kasabaları fethederek İznik’e döndü.
Süleyman Şah, en değerli kumandanlarından birisi olan Ebu’l Kasım’ı İznik’te yerine vekil bırakarak, Anadolu’nun Selçuklulara tabi bölgelerine ayrı ayrı valiler gönderdi. Kendisi de, Antakya’ya doğru ilerlerken, Türk kumandan ve beyleri Ermeni hükümdarı Phileratos’un hakimiyet alanındaki bölgeleri sistemli bir şekilde, koordineli olarak fethediyorlardı. Bu fetihlerle Ermeni hükümdarın elindeki askeri gücü parçalamayı hedeflemişlerdi.
12 Aralık 1084 tarihinde Müslüman şahne İsmail’in yardımıyla Antakya’ya gizlice giren Selçuklu kuvvetleri, kolay bir şekilde şehre hakim oldular. Süleyman Şah, Antakya’nın anlaşmayla teslim olmasından dolayı şehrin yağmalanmasına izin vermedi. Fetih sembolü olarak Büyük Mar Cassianus Kilisesi’ni camiye çevirdi. 17 Aralık 1084 tarihinde 110 müezzin tarafından okunan ezandan sonra ilk Cuma namazı kılındı.
Bundan sonra Süleyman Şah, Ayntab, Harim, Dülük, Telbâşir, Ra’ban, İskenderun ve Samandağı’nı da fethetti.
Halep Emiri Şerefüddevle Müslim b. Kureyş, Antakya’nın eski hakimi Phileratos’dan 30 bin altın tutarında vergi alıyordu. Yeni hükümdardan da aynı vergiyi almak niyetindeydi. Süleyman Şah’a haber göndererek vergiyi istedi.
Müslüman bir şehir ve o şehrin Müslüman hükümdarından cizye istemek İslam hukukuna aykırıydı. Süleyman Şah da bu teklifi reddetti ve savaş kaçınılmaz oldu.
Süleyman Şah’ın Halep Kuşatması ve Ölümü
Süleyman Şah ile Müslim b. Kureyş 20 Haziran 1085 tarihinde Halep ile Antakya arasında bulunan Kurzahil mevkiinde karşı karşıya geldiler. Şerefüddevle’nin beraberinde Harput’ta bir beylik kurmuş olan Çubuk Bey’de bulunuyordu. Çubuk Bey savaş sırasında emrindeki kuvvetle Süleyman Şah’ın tarafına geçti. Bu hadiseden sonra Şerefüddevle Müslim bozguna uğradı. Süleyman Şah zaferden sonra Halep’i kuşattı.
Süleyman Şah’ın Melik Şah’a tabi Halep Emiri Şerefüddevle ile savaşıp onu yenmesi, sonra da Halep’i kuşatması, onu Büyük Selçuklularla karşı karşıya getirdi.
Halep’te Şerefüddevle’nin vekil olarak bıraktığı Emir Şerif Ebu Ali Hasan, bir taraftan şehri Süleyman Şah’a karşı savunurken, diğer taraftan da hem Melik Şah’a, hem de Suriye Selçuklu Melik’i Tutuş’a mektup yazarak şehri teslim almak için ya bizzat gelmelerini ya da kurtarmak için güçlü bir ordu göndermelerini istedi.
Halep’i kuşatan Süleyman Şah, şehir etrafındaki kaleleri ele geçirmişti. Suriye Selçukluları Melik’i Tutuş da Halep’i almak istiyordu. Bu sebeple beraberinde Selçukluların ünlü kumandanı Artuk Bey olduğu halde Halep’e doğru yola çıktı.
Melik Tutuş ile Süleyman Şah, 4 Haziran 1086 tarihinde Halep’e yakın Aynü Seylem mevkiinde savaşa girişti. Başta Süleyman Şah’ın yanında yer alan Çubuk Bey, savaş başlayınca yine taraf değiştirdi. Zorlu bir savaşın ardından Süleyman Şah mağlup oldu. Önemli kumandanları ve askerlerinin önemli bir kısmı esir edildi.
Süleyman Şah bazı rivayetlere göre Tutuş’un askerleri tarafından savaş sırasında öldürülmüştür. Tutuş’un eline geçmek istemediği için intihar ettiği yönünde iddialar da vardır.
KAYNAKLAR :
1- Muharrem Kesik, Süleyman Şah, Derin Tarih Dergisi, S. 26, Mayıs2014,
2- Mehmet Altan Köymen, Süleyman Şah ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu, belleten.gov.tr,
3- Yılmaz Öztuna, Türkiue Devleti Nasıl Kuruldu, Türk Tarihinden Yapraklar,
4- Ali Sevim, Süleyman Şah I, TDV İslam Ansiklopedisi.