Ömür ÜNAL
Köşe Yazarı
Ömür ÜNAL
 

Gladio: NATO'nun Gizli Ordusu

Herkesin bildiği, konuştuğu ama ne olduğundan emin olamadığı bir konu var: Gladio. Yani derin devlet ya da paralel devlet de denebilir. Bu örgütlerin asıl amacı, olası bir sosyalist/komünist devrim veya Sovyetler Birliği işgali sırasında direniş örgütleri oluşturmaktı [1].İkinci Dünya Savaşı sırasında cephenin gerisinde, Müttefikler solcu grupları kullanarak savaşı hızlandırmıştı. İtalya ve Fransa’da yapılan saldırılar, sol desteği olmasa muhtemelen başarısızlıkla sonuçlanacaktı [2]. Ancak Amerika ve İngiltere savaş sırasında fark ettikleri şeyi düşündüler: Savaş bittikten sonra ne olacaktı? Haklıydılar da zaten — harbiden ne olacaktı? Faşistleri ve nasyonal sosyalistleri kovsalar dahi, savaş esnasında halkın yanında durmuş ülkelerde güçlenen bir sol tehdidi vardı. Buna karşılık, savaş sonrasında —CIA dahi henüz kurulmamışken— yapılan hazırlıklar dehşet vericiydi [3].Çok göze batmamış subayları yargılatıp cezalarını azaltıp savaş sonrası onları kullanmak; hem komünistleri ekarte edecekler hem de faşistleri dizginleyebileceklerdi [4]. İtalya, İkinci Dünya Savaşı sonrası Soğuk Savaş’ın çatışma merkezlerindendi; hem solcu hem de sağcı grupların çok olması bunun en büyük etkenlerindendi [5]. Avrupa’da bir panik havası vardı: NATO’nun kurulmasıyla birlikte, Doğu Avrupa’yı elinde tutan Sovyetler Birliği’nin demir perdesi diğer ülkeleri de etkisi altına alacak mı endişesi hakimdi [6]. NATO örgütünün kurulmasıyla birlikte Gladio resmiyet kazandı; çünkü daha sonra İtalyan Başbakanı Giulio Andreotti, NATO’ya girerken gizli bir anlaşma imzalatıldığını ve bu örgütlerin kurulmasına izin verildiğini açıkladı [7]. CIA ve MI6 bu ülkelerde yapılanmalar kurmakla görevliydi [8]. Ancak tek bir yapı kurmadılar; çünkü tek yapı kurulsaydı işgal sırasında ifşa olunduğu vakit Gladio bitecekti, bu yüzden farklı teşkilatlanmalar oluşturuldu [9].Şayet Sovyet tankları Roma’ya girmiş olsaydı, Gladio’nun adamları —yani gladyatörler— sabotaj yaparak iletişimi kesecek, gerilla savaşı yürüteceklerdi [10]. İtalya gizli servisi SIFAR ise yerel ayağı temsil ediyordu [11]. İlk etapta gönüllüler seçildi: çiftçiler, eski askerler, polisler ve sağcı güvenilir siviller. Polisler çok önemliydi çünkü yaklaşık 20 bin polis solcu kabul ediliyordu ve bunların tasfiye edilmesi gerekiyordu [12]. Bu yüzden SIFAR, polis müdürlüğünün başına General Gianadelio Maletti’yi getirdi; onun hizmetleri büyüktü: polis teşkilatına eski faşist polisleri yerleştirdi ve solcu polisleri tasfiye etti [13]. Çiftçiler savaşın gerilla savaşı kısmındaydılar; eski askerler ise yöneticilik, eğitim, sabotaj gibi birimlerde bulundu. Tüm eğitimler MI6 tarafından İtalya’da veriliyordu [14]. Eğitimler gizli kamplarda yapılıyordu; bu eğitimlerde sabotaj teknikleri, patlayıcı kullanımı, suikast yöntemleri, radyo ve kriptografi gibi konular işlendi [15].CIA ayrıca, Batı Almanya merkezli Merex AG şirketini kullanarak Nazi Almanya’sından hurdaya ayrılmış gibi gösterilen silahları kağıt üzerinde hurdaya çıkartıp İtalya’ya sevk ettirdi [16]. Bu silahlar İtalya’daki SIFAR depolarına gönderildi. Depolarda ağırlıklı olarak Alman yapımı silahlar vardı: patlayıcılar, otomatik ve yarı otomatik tüfekler, tabancalar, telsizler ve mühimmatlar saklanıyordu [17]. Bu sevkiyat, direnişin kanlı yapılması istendiği izlenimini vermekten öte bir şey değildi [18].Peki neden İtalya’da bu kadar büyük bir hazırlık vardı, neden faşistler devlet kurumlarına aktarıldı? Çünkü Avrupa’nın en büyük Komünist Partisi (PCI) İtalya’daydı. PCI 1940’ların sonunda ve 1950’lerin başında %30 gibi büyük bir oy oranına sahipti; Avrupa bağlamında bu oy oranı hükümet kurabilecek düzeydeydi [19]. ABD için bu kabul edilemezdi. Çünkü İtalya, Akdeniz’in kilit ülkelerinden biriydi; demir perdeye bırakılamazdı [20]. Yani Gladio aslında İtalya’da hem Sovyetlere karşı hem de iç tehdit oluşturan sol gruplara karşı oluşturulmuş bir yapıydı [21].1960’ların sonunda Gladio faaliyetlerini tamamen anti‑komünist bir şekilde düzenliyordu. Amaç, halkı korku ve kaosa sürükleyip soldan uzaklaştırmak ve devleti otoriterleştirmekti [22]. Gladio şehirde ve orduda güçlenmişti; ancak mezralarda gücü yoktu — oradakiler çiftçilerdi ve komünizme kayabilirlerdi. Bu yüzden Carabinieri kuruldu (Türkçedeki karşılığı jandarmadır). Carabinieri, büyük oranda İtalyan faşizminden gelen askerlerden oluşturuldu. General Gianadelio Maletti ve General Giovanni De Lorenzo önderliğinde kuruldu ve mezralarda güvenlik artırıldı [23].Gladio’nun yaptığı, ancak sol grupların üstüne yıktığı belli başlı olaylar şöyle: 1969’da gerçekleşen Piazza Fontana Bombalaması—Milano’da Ulusal Tarım Bankası’na bomba yerleştirildi ve patlatıldı; 17 kişi öldü, 68 kişi yaralandı. Suç hemen sol gruplara atıldı; ancak bunun Gladio, SIFAR, CIA ve MI6 tarafından yaptırıldığı yıllar sonra ortaya çıktı [24]. 1972’deki Peteano olayı (üç Carabinieri’nin öldürülmesi) tekrar sol gruplara yıkıldı; yıllar sonra ünlü sağcı militan Vincenzo Vinciguerra tarafından gerçekleştirildiği ve Gladio ile bağlantılı olduğu ortaya çıktı [25]. 1980’deki Bologna Katliamı, İtalya’daki en kanlı terör saldırısı olarak tarihe geçti: Bologna tren istasyonunda bomba patladı, 85 kişi öldü, 200’den fazla kişi yaralandı. Fail olarak sağcı teröristler yakalansa da bu eylemin planlayıcısının Gladio olduğuna dair birçok söylem ve iddia var [26].Faşist İtalya’dan sonra boşalan fabrikaları sosyalist işçiler doldurdu; bu işçiler grev ve eylem yapan işçilerdi. Gladio tabii ki buraya da el attı ve aralarına kendi gladyatörlerini yerleştirdi. Bunlar önce provokasyon ve sabotajlar yaparak işçileri korkuttular; bombalı ve silahlı eylemlerle işçileri geri adım attırmak istediler. Sağcı gruplar bunu dışarıdan yaparken, içerideki unsurlar tamamen işçiymiş gibi görüntü verip grevlere, eylemlere karıştılar ve provokasyon yaptılar; içeriden yıkmaya çalıştılar. İşçileri manipülasyonla yanlış yönlendirdiler. Medya ve polis soruşturmaları işçileri haksız göstererek topluma manipülasyon uyguladı. Kendi elemanları bazen o kadar yükseliyordu ki sendikaları bölecek kadar güçleniyordu [27].Bunların dışında yüzlerce faili meçhul cinayet, suikast ve bombalama, öğrencilerin, sendika liderlerinin ve sol görüşlü gazetecilerin üstlerine yıkıldı [28]. Bir süre sonra Gladio ve mafya ortak çalışmaya başladı; kanlı eylemlerini mafya üzerinden yapmaya başladılar. Gladio, sadece gizli servisler ve askerlerle sınırlı değildi. İtalya’daki neo‑faşist örgütler, mafya ve bazı sağcı siyasetçiler bu ağın içine dahil edildi. Örneğin Propaganda Due (P2) isimli mason locası, Gladio’nun sivil ayağını destekledi. P2’nin başında Licio Gelli vardı ve devletin en üst kademeleriyle bağlantılıydı [29]. Mafya da hem finansal hem lojistik destek sağlıyordu. Böylece Gladio, sadece bir “NATO gizli ordusu” olmaktan çıkıp tam anlamıyla bir derin devlet yapısına dönüştü [30].Binlerce gladyatörü bulunan ve bu kadar iyi işleyişi olan Gladio peki neden bitti — veya daha doğru bir soru: bitirildi desek daha doğru olur mu? 1990’larda İtalyan savcı Felice Casson bir soruşturma başlattı. Asıl amaç devlet ve mafyanın ilişkisini ortaya çıkaracak aracı kişileri tutuklamaktı. Ancak CIA’nın artık Gladio’ya ihtiyaç duymadığı için Gladio’yu resmen savcı Casson’un kucağına attıkları kanaati de var [31]. Casson işin içine derinleştikçe bunun bir devlet‑mafya ilişkisi değil, paralel devletin varlığını keşfetti. Casson artık sadece devlet‑mafya ilişkisiyle ilgilenmiyordu; paralel devletle ilgilenmeye başladı. Bombalı eylemlerde kullanılan patlayıcıların Gladio depolarından çıktığı anlaşıldı; ülke çapında 600’e yakın depo sanki elleriyle koymuşçasına bulundu [32]. Kesinleşmiş olmasa da benim kanaatimce CIA’nın Gladio’ya artık ihtiyaç duymaması sonucu bu dava ile Gladio açık edildi [33].Soruşturma, Vinciguerra gibi neo‑faşistlerin itiraflarına ve depolardan çıkan mühimmat/teknik eşleştirmelere dayanarak istihbarat servisleri (SIFAR/SID) ile aşırı sağ militanlar arasında koordinasyon bulunduğunu gösterdi. Bu, “devlet‑faşist” bağlantısını ortaya koymaktadır [34]. Casson ayrıca soruşturmasının genişlediği safhalarda P2 (Licio Gelli) ve bazı finansal/lojistik ağlarla mafya bağlantılarına dair ipuçları ve şüpheleri de takip etti — yani devlet‑istihbarat + P2 + mafya eksenini araştırdı [35]. Bazı belgeler ve parlamento incelemeleri bu tür bağlantıların araştırıldığını doğruluyor; fakat bu alan son derece karmaşık ve tüm noktaların yargısal olarak çözümlenmesi sınırlı kaldı [36]. Sonuç olarak Casson, “devlet‑mafya” ilişkisini tek başına ispatlamaya çalışmaktan çok, Gladio ağı içindeki devlet organlarının (istihbarat/polis/ordu), neo‑faşist militanlarla ve bazen suç/lojistik ağlarla nasıl iç içe geçtiğini belgelerle ortaya koymaya çalıştı. Bazı bağlantılar açıkça tespit edildi; bazılarıysa hâlâ tartışmalı ve eksik belgeler yüzünden tam hükme bağlanamadı. Kısaca, savcı Casson basit bir olayla resmen bir çınarı kökünden sökmüştü [37].Gladio davasının ardından bazı İtalyan istihbarat servisleri beyaz Unolar kullandı. Eğer bir sokağa beyaz Uno girmişse, birini almadan dönmezdi; ancak beyaz Unolar belli bir süre sonra tamamen ortadan kayboldu ve peşlerinde faili meçhul cinayetler bıraktı [38]. İtalya’da muhtemelen hâlâ bir paralel devletin var olduğu söylenebilir; çünkü devletin içinde halen NATO bağlantılı bazı unsurlar bulunuyor [39]. Evet, Gladio bitirildi sanılıyor olabilir; ancak belki de hâlâ bitmemiştir. Kaynakça   1. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları: Gladio Operasyonu ve Batı Avrupa’da Terörizm, s. 1-50. 2. Foot, J. (2003). Modern İtalya, s. 45-78. 3. Willan, P. (1991). Kuklacılar: İtalya’da Terörizmin Siyasi Kullanımı, s. 20-55. 4. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 60-85. 5. Ginsborg, P. (1990). Çağdaş İtalya Tarihi: Toplum ve Siyaset, 1943–1988, s. 100-130. 6. Freedman, L. (2005). Soğuk Savaş: Bir Askeri Tarih, s. 15-40. 7. Andreotti, G. (1990). İtalyan Parlamentosu’na Açıklama, 3 Ağustos 1990, s. 1-10. 8. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 90-120. 9. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 25-50. 10. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 130-150. 11. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 60-80. 12. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 155-170. 13. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 70-90. 14. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 175-190. 15. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 85-100. 16. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 95-110. 17. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 195-210. 18. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 105-120. 19. Ginsborg, P. (1990). Çağdaş İtalya Tarihi, s. 135-160. 20. Freedman, L. (2005). Soğuk Savaş: Bir Askeri Tarih, s. 50-70. 21. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 215-230. 22. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 125-140. 23. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 115-130. 24. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 235-250. 25. Vinciguerra, V. (1989). İtalyan Mahkemesi’nde İfade, aktaran: Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 255-270. 26. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 145-160. 27. Ginsborg, P. (1990). Çağdaş İtalya Tarihi, s. 165-190. 28. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 275-290. 29. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 165-180. 30. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 295-310. 31. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 135-150. 32. Casson, F. (1990–1991). Soruşturmalar, aktaran: Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 315-330. 33. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 155-170. 34. Vinciguerra, V. (1989). İtalyan Mahkemesi’nde İfade, aktaran: Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 335-350. 35. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 185-200. 36. İtalyan Parlamentosu Gladio Komisyonu Raporu (1990–1992), aktaran: Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 355-370. 37. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 375-390. 38. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 175-190. 39. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 205-220.
Ekleme Tarihi: 10 Ekim 2025 -Cuma
Ömür ÜNAL

Gladio: NATO'nun Gizli Ordusu

Herkesin bildiği, konuştuğu ama ne olduğundan emin olamadığı bir konu var: Gladio. Yani derin devlet ya da paralel devlet de denebilir. Bu örgütlerin asıl amacı, olası bir sosyalist/komünist devrim veya Sovyetler Birliği işgali sırasında direniş örgütleri oluşturmaktı [1].İkinci Dünya Savaşı sırasında cephenin gerisinde, Müttefikler solcu grupları kullanarak savaşı hızlandırmıştı. İtalya ve Fransa’da yapılan saldırılar, sol desteği olmasa muhtemelen başarısızlıkla sonuçlanacaktı [2]. Ancak Amerika ve İngiltere savaş sırasında fark ettikleri şeyi düşündüler: Savaş bittikten sonra ne olacaktı? Haklıydılar da zaten — harbiden ne olacaktı? Faşistleri ve nasyonal sosyalistleri kovsalar dahi, savaş esnasında halkın yanında durmuş ülkelerde güçlenen bir sol tehdidi vardı. Buna karşılık, savaş sonrasında —CIA dahi henüz kurulmamışken— yapılan hazırlıklar dehşet vericiydi [3].Çok göze batmamış subayları yargılatıp cezalarını azaltıp savaş sonrası onları kullanmak; hem komünistleri ekarte edecekler hem de faşistleri dizginleyebileceklerdi [4]. İtalya, İkinci Dünya Savaşı sonrası Soğuk Savaş’ın çatışma merkezlerindendi; hem solcu hem de sağcı grupların çok olması bunun en büyük etkenlerindendi [5]. Avrupa’da bir panik havası vardı: NATO’nun kurulmasıyla birlikte, Doğu Avrupa’yı elinde tutan Sovyetler Birliği’nin demir perdesi diğer ülkeleri de etkisi altına alacak mı endişesi hakimdi [6]. NATO örgütünün kurulmasıyla birlikte Gladio resmiyet kazandı; çünkü daha sonra İtalyan Başbakanı Giulio Andreotti, NATO’ya girerken gizli bir anlaşma imzalatıldığını ve bu örgütlerin kurulmasına izin verildiğini açıkladı [7]. CIA ve MI6 bu ülkelerde yapılanmalar kurmakla görevliydi [8]. Ancak tek bir yapı kurmadılar; çünkü tek yapı kurulsaydı işgal sırasında ifşa olunduğu vakit Gladio bitecekti, bu yüzden farklı teşkilatlanmalar oluşturuldu [9].Şayet Sovyet tankları Roma’ya girmiş olsaydı, Gladio’nun adamları —yani gladyatörler— sabotaj yaparak iletişimi kesecek, gerilla savaşı yürüteceklerdi [10]. İtalya gizli servisi SIFAR ise yerel ayağı temsil ediyordu [11]. İlk etapta gönüllüler seçildi: çiftçiler, eski askerler, polisler ve sağcı güvenilir siviller. Polisler çok önemliydi çünkü yaklaşık 20 bin polis solcu kabul ediliyordu ve bunların tasfiye edilmesi gerekiyordu [12]. Bu yüzden SIFAR, polis müdürlüğünün başına General Gianadelio Maletti’yi getirdi; onun hizmetleri büyüktü: polis teşkilatına eski faşist polisleri yerleştirdi ve solcu polisleri tasfiye etti [13]. Çiftçiler savaşın gerilla savaşı kısmındaydılar; eski askerler ise yöneticilik, eğitim, sabotaj gibi birimlerde bulundu. Tüm eğitimler MI6 tarafından İtalya’da veriliyordu [14]. Eğitimler gizli kamplarda yapılıyordu; bu eğitimlerde sabotaj teknikleri, patlayıcı kullanımı, suikast yöntemleri, radyo ve kriptografi gibi konular işlendi [15].CIA ayrıca, Batı Almanya merkezli Merex AG şirketini kullanarak Nazi Almanya’sından hurdaya ayrılmış gibi gösterilen silahları kağıt üzerinde hurdaya çıkartıp İtalya’ya sevk ettirdi [16]. Bu silahlar İtalya’daki SIFAR depolarına gönderildi. Depolarda ağırlıklı olarak Alman yapımı silahlar vardı: patlayıcılar, otomatik ve yarı otomatik tüfekler, tabancalar, telsizler ve mühimmatlar saklanıyordu [17]. Bu sevkiyat, direnişin kanlı yapılması istendiği izlenimini vermekten öte bir şey değildi [18].Peki neden İtalya’da bu kadar büyük bir hazırlık vardı, neden faşistler devlet kurumlarına aktarıldı? Çünkü Avrupa’nın en büyük Komünist Partisi (PCI) İtalya’daydı. PCI 1940’ların sonunda ve 1950’lerin başında %30 gibi büyük bir oy oranına sahipti; Avrupa bağlamında bu oy oranı hükümet kurabilecek düzeydeydi [19]. ABD için bu kabul edilemezdi. Çünkü İtalya, Akdeniz’in kilit ülkelerinden biriydi; demir perdeye bırakılamazdı [20]. Yani Gladio aslında İtalya’da hem Sovyetlere karşı hem de iç tehdit oluşturan sol gruplara karşı oluşturulmuş bir yapıydı [21].1960’ların sonunda Gladio faaliyetlerini tamamen anti‑komünist bir şekilde düzenliyordu. Amaç, halkı korku ve kaosa sürükleyip soldan uzaklaştırmak ve devleti otoriterleştirmekti [22]. Gladio şehirde ve orduda güçlenmişti; ancak mezralarda gücü yoktu — oradakiler çiftçilerdi ve komünizme kayabilirlerdi. Bu yüzden Carabinieri kuruldu (Türkçedeki karşılığı jandarmadır). Carabinieri, büyük oranda İtalyan faşizminden gelen askerlerden oluşturuldu. General Gianadelio Maletti ve General Giovanni De Lorenzo önderliğinde kuruldu ve mezralarda güvenlik artırıldı [23].Gladio’nun yaptığı, ancak sol grupların üstüne yıktığı belli başlı olaylar şöyle: 1969’da gerçekleşen Piazza Fontana Bombalaması—Milano’da Ulusal Tarım Bankası’na bomba yerleştirildi ve patlatıldı; 17 kişi öldü, 68 kişi yaralandı. Suç hemen sol gruplara atıldı; ancak bunun Gladio, SIFAR, CIA ve MI6 tarafından yaptırıldığı yıllar sonra ortaya çıktı [24]. 1972’deki Peteano olayı (üç Carabinieri’nin öldürülmesi) tekrar sol gruplara yıkıldı; yıllar sonra ünlü sağcı militan Vincenzo Vinciguerra tarafından gerçekleştirildiği ve Gladio ile bağlantılı olduğu ortaya çıktı [25]. 1980’deki Bologna Katliamı, İtalya’daki en kanlı terör saldırısı olarak tarihe geçti: Bologna tren istasyonunda bomba patladı, 85 kişi öldü, 200’den fazla kişi yaralandı. Fail olarak sağcı teröristler yakalansa da bu eylemin planlayıcısının Gladio olduğuna dair birçok söylem ve iddia var [26].Faşist İtalya’dan sonra boşalan fabrikaları sosyalist işçiler doldurdu; bu işçiler grev ve eylem yapan işçilerdi. Gladio tabii ki buraya da el attı ve aralarına kendi gladyatörlerini yerleştirdi. Bunlar önce provokasyon ve sabotajlar yaparak işçileri korkuttular; bombalı ve silahlı eylemlerle işçileri geri adım attırmak istediler. Sağcı gruplar bunu dışarıdan yaparken, içerideki unsurlar tamamen işçiymiş gibi görüntü verip grevlere, eylemlere karıştılar ve provokasyon yaptılar; içeriden yıkmaya çalıştılar. İşçileri manipülasyonla yanlış yönlendirdiler. Medya ve polis soruşturmaları işçileri haksız göstererek topluma manipülasyon uyguladı. Kendi elemanları bazen o kadar yükseliyordu ki sendikaları bölecek kadar güçleniyordu [27].Bunların dışında yüzlerce faili meçhul cinayet, suikast ve bombalama, öğrencilerin, sendika liderlerinin ve sol görüşlü gazetecilerin üstlerine yıkıldı [28]. Bir süre sonra Gladio ve mafya ortak çalışmaya başladı; kanlı eylemlerini mafya üzerinden yapmaya başladılar. Gladio, sadece gizli servisler ve askerlerle sınırlı değildi. İtalya’daki neo‑faşist örgütler, mafya ve bazı sağcı siyasetçiler bu ağın içine dahil edildi. Örneğin Propaganda Due (P2) isimli mason locası, Gladio’nun sivil ayağını destekledi. P2’nin başında Licio Gelli vardı ve devletin en üst kademeleriyle bağlantılıydı [29]. Mafya da hem finansal hem lojistik destek sağlıyordu. Böylece Gladio, sadece bir “NATO gizli ordusu” olmaktan çıkıp tam anlamıyla bir derin devlet yapısına dönüştü [30].Binlerce gladyatörü bulunan ve bu kadar iyi işleyişi olan Gladio peki neden bitti — veya daha doğru bir soru: bitirildi desek daha doğru olur mu? 1990’larda İtalyan savcı Felice Casson bir soruşturma başlattı. Asıl amaç devlet ve mafyanın ilişkisini ortaya çıkaracak aracı kişileri tutuklamaktı. Ancak CIA’nın artık Gladio’ya ihtiyaç duymadığı için Gladio’yu resmen savcı Casson’un kucağına attıkları kanaati de var [31]. Casson işin içine derinleştikçe bunun bir devlet‑mafya ilişkisi değil, paralel devletin varlığını keşfetti. Casson artık sadece devlet‑mafya ilişkisiyle ilgilenmiyordu; paralel devletle ilgilenmeye başladı. Bombalı eylemlerde kullanılan patlayıcıların Gladio depolarından çıktığı anlaşıldı; ülke çapında 600’e yakın depo sanki elleriyle koymuşçasına bulundu [32]. Kesinleşmiş olmasa da benim kanaatimce CIA’nın Gladio’ya artık ihtiyaç duymaması sonucu bu dava ile Gladio açık edildi [33].Soruşturma, Vinciguerra gibi neo‑faşistlerin itiraflarına ve depolardan çıkan mühimmat/teknik eşleştirmelere dayanarak istihbarat servisleri (SIFAR/SID) ile aşırı sağ militanlar arasında koordinasyon bulunduğunu gösterdi. Bu, “devlet‑faşist” bağlantısını ortaya koymaktadır [34]. Casson ayrıca soruşturmasının genişlediği safhalarda P2 (Licio Gelli) ve bazı finansal/lojistik ağlarla mafya bağlantılarına dair ipuçları ve şüpheleri de takip etti — yani devlet‑istihbarat + P2 + mafya eksenini araştırdı [35]. Bazı belgeler ve parlamento incelemeleri bu tür bağlantıların araştırıldığını doğruluyor; fakat bu alan son derece karmaşık ve tüm noktaların yargısal olarak çözümlenmesi sınırlı kaldı [36]. Sonuç olarak Casson, “devlet‑mafya” ilişkisini tek başına ispatlamaya çalışmaktan çok, Gladio ağı içindeki devlet organlarının (istihbarat/polis/ordu), neo‑faşist militanlarla ve bazen suç/lojistik ağlarla nasıl iç içe geçtiğini belgelerle ortaya koymaya çalıştı. Bazı bağlantılar açıkça tespit edildi; bazılarıysa hâlâ tartışmalı ve eksik belgeler yüzünden tam hükme bağlanamadı. Kısaca, savcı Casson basit bir olayla resmen bir çınarı kökünden sökmüştü [37].Gladio davasının ardından bazı İtalyan istihbarat servisleri beyaz Unolar kullandı. Eğer bir sokağa beyaz Uno girmişse, birini almadan dönmezdi; ancak beyaz Unolar belli bir süre sonra tamamen ortadan kayboldu ve peşlerinde faili meçhul cinayetler bıraktı [38]. İtalya’da muhtemelen hâlâ bir paralel devletin var olduğu söylenebilir; çünkü devletin içinde halen NATO bağlantılı bazı unsurlar bulunuyor [39]. Evet, Gladio bitirildi sanılıyor olabilir; ancak belki de hâlâ bitmemiştir.

Kaynakça

 

1. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları: Gladio Operasyonu ve Batı Avrupa’da Terörizm, s. 1-50.

2. Foot, J. (2003). Modern İtalya, s. 45-78.

3. Willan, P. (1991). Kuklacılar: İtalya’da Terörizmin Siyasi Kullanımı, s. 20-55.

4. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 60-85.

5. Ginsborg, P. (1990). Çağdaş İtalya Tarihi: Toplum ve Siyaset, 1943–1988, s. 100-130.

6. Freedman, L. (2005). Soğuk Savaş: Bir Askeri Tarih, s. 15-40.

7. Andreotti, G. (1990). İtalyan Parlamentosu’na Açıklama, 3 Ağustos 1990, s. 1-10.

8. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 90-120.

9. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 25-50.

10. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 130-150.

11. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 60-80.

12. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 155-170.

13. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 70-90.

14. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 175-190.

15. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 85-100.

16. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 95-110.

17. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 195-210.

18. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 105-120.

19. Ginsborg, P. (1990). Çağdaş İtalya Tarihi, s. 135-160.

20. Freedman, L. (2005). Soğuk Savaş: Bir Askeri Tarih, s. 50-70.

21. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 215-230.

22. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 125-140.

23. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 115-130.

24. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 235-250.

25. Vinciguerra, V. (1989). İtalyan Mahkemesi’nde İfade, aktaran: Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 255-270.

26. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 145-160.

27. Ginsborg, P. (1990). Çağdaş İtalya Tarihi, s. 165-190.

28. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 275-290.

29. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 165-180.

30. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 295-310.

31. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 135-150.

32. Casson, F. (1990–1991). Soruşturmalar, aktaran: Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 315-330.

33. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 155-170.

34. Vinciguerra, V. (1989). İtalyan Mahkemesi’nde İfade, aktaran: Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 335-350.

35. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 185-200.

36. İtalyan Parlamentosu Gladio Komisyonu Raporu (1990–1992), aktaran: Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 355-370.

37. Ganser, D. (2005). NATO’nun Gizli Orduları, s. 375-390.

38. Cottrell, R. (2015). Gladio: NATO’nun Avrupa’nın Kalbine Sapladığı Hançer, s. 175-190.

39. Willan, P. (1991). Kuklacılar, s. 205-220.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat polyester çember juul iqos iluma kuşadası escort çorlu escort izmir escort çerkezköy escort çeşme escort kayseri escort konya escort gaziantep escort fethiye escort bodrum escort