Ömür ÜNAL
Köşe Yazarı
Ömür ÜNAL
 

Kafkasya'nın Asi Delikanlısı: Hacı Murat

Kafkasya direnişinde en çok ön plana çıkan kumandanlardan birisi şüphesiz Hacı Murat’tır. Hacı Murat, 1790’ların sonunda Dağıstan’ın Khunzakh şehrinin Terkoy köyünde dünyaya gelmiştir [1]. Kendisi Maarulal aşiretine mensuptur. Babası Ağlar Hacı’dır, annesinin ismi ise bilinmemektedir. Khunzakh Medresesi’nde eğitim almış, dinî eğitimini burada tamamlamıştır [2]. Ağlar Hacı’nın ailesi köklü bir aileydi; bu nedenle Hacı Murat, küçük yaşlardan itibaren ata binmeyi, silah kullanmayı ve aşiretler arası mücadeleleri gözlemleyerek öğrenmişti. Medreselerde şeyhlerden aldığı eğitimler, ilerideki liderlik anlayışını da şekillendirecekti. Genç bir delikanlıyken aşiretler arası çatışmalara katılıp hünerlerini gösterdi. Savaşlardaki çabası ile herkesin içinde parladı, liderlik vasıfları dikkat çekti. Gençlik dönemlerinde akılcı yaklaşımlar sergileyerek aşiretler arası düşmanlıkları çözmeye çalıştı. Maarulal aşiretinin başına geçebilmek için abisi Khamzat Beq’e darbe yaparak iktidarı ele aldı [3]. Çocukluğundan beri asi, ele avuca sığmaz bir yiğit er olacağı kesindi. Gazi Muhammed’in ordusuna katılmayı kabul eden Hacı Murat, Dağlı direnişçilere 1830 yılında dahil oldu [4]. Yetenekleri hemen fark edildi; kısa sürede üst rütbeli komutanlar arasına yükseldi. Sadece savaşta değil, köy köy, kasaba kasaba dolaşıp halkın cesaretini ve direnişe olan inancını da güçlendirmekteydi. Liderlik ve askeri stratejiler konusundaki ustalığı şüphesizdi, fakat acımasız bir yanı da vardı. Kendi birliklerini kurdu; bu ordu, bizzat kendisinin eğittiği cesur askerlerden oluşmaktaydı. Dağıstan’daki Avar aşiretlerini birleştirip asker toplayan Hacı Murat, bir noktada Çerkes halklarının savaşa katılmayışından rahatsızlık duydu. Bu durumu Şeyh Şamil’e iletti. Şamil, ona “Git, asker topla oradan” diyerek görev verdi. Bölgedeki bazı aşiretler olumlu yaklaşsa da, Hacı Murat onlarca köy dolaşmasına rağmen bir birlik bile kuramadı. Bunun üzerine Çerkeslere şu sert sözleri söyledi: “Siz savaş meydanında değil, kendi evinizin avlusunda kahramansınız. Savaş birlikle olur; sizde ise her kabile başka telden çalıyor.” [5] Siniri tepesinde, Dağıstan’a geri döndü. Çerkeslerin savaşmama nedeni ise, diğer aşiretlere güvenmemeleriydi. Bu görüşmesini Şeyh Şamil’e ilettikten sonra, yalnızca Dağıstanlı ve Çeçen aşiretleriyle devam etmek istediğini belirtti. Ancak bu teklif, Şeyh Şamil tarafından reddedildi. Bir gün cephede Çerkes askerler isyan etti ve cepheyi terk etmek istediler. Hacı Murat, atına atlayıp öne çıktı, kamasını çekip yere bir çizgi çizdi: “Bu çizgiyi aşan olursa, bizzat kellesini ben alırım.” [6] Birkaçı bu tehdide aldırmadı ve çizgiyi geçti. Hacı Murat, onları kamasıyla öldürdü. Geri kalanlar korkudan savaşmaya devam etti. Hacı Murat için özgürlük uğruna her şey feda edilebilirdi. Kendi birlikleriyle Ruslara büyük zayiatlar verdirdi. Ancak Rus askerlerinin bile saygısını kazandı. Çünkü esir aldığı Rus askerlerine asla işkence etmedi, çoğunu mübadeleyle serbest bıraktı [7]. Hacı Murat ile Şeyh Şamil’in arasının açılmasının temel nedeni, Şamil’in oğlu Cemaleddin’in Ruslara teslim edilmesiydi. 1839 yılında Ahulgo kuşatması sırasında 8 yaşındaki Cemaleddin, Ruslara esir verildi. Saint Petersburg’da General Rosen’in evinde büyüdü, vaftiz edilerek “Nikolay” adını aldı [8]. Aristokrat bir Rus gibi yetiştirildi, ancak içinde bir boşluk taşıyordu. Onunla kardeş gibi büyüyen kız kardeşi olduğunu düşündüğü General Rosen'in kızına duygusal bağ da geliştirmişti. 16 yıl sonra Şamil’e geri verildi; ama artık Şamil ile arasında sıcak bir ilişki yoktu. 1858’de veremden hayatını kaybetti. Bu dönemde Şeyh Şamil, oğlu Cemaleddin’i geri almak için Hacı Murat’ı takas etmeyi bile düşündü [9]. Bu durum Hacı Murat’ı derinden yaraladı. Zira o hem güçlü bir aşiret reisiydi, hem de uzun yıllar mücadelede ön saflarda yer almıştı. Şamil ise Dağıstan ve Çeçenya’yı kapsayan bir İslam devleti kurma peşindeydi. Bu farklı vizyonlar aralarında fikir ayrılıklarına yol açtı. Hacı Murat, kendisini Şamil’in mutlak otoritesi altında görmek istemedi. Takas malzemesi yapılmak, onun için kırılma noktasıydı. Şamil, şeriat temelli katı bir adalet anlayışı benimsiyordu. Hacı Murat ise gelenek ve töreye dayalı adaleti savunuyordu. Şamil’in kurallara uymayanlara acımasız cezalar uygulaması, Hacı Murat’ı rahatsız ediyordu. Bu durumu “adalet değil, işkence” olarak değerlendiriyordu. Üstelik Şamil’in çevresindekiler onu kıskanıyor, Şamil’in gözünden düşürmeye çalışıyorlardı. Ve başarılı da oldular. Hacı Murat artık büyük görevlerden uzak tutuluyordu. Bu da onda dışlandığı hissini pekiştiriyordu. Nihayetinde Hacı Murat, Şamil’le yollarını ayırma kararı aldı. Ruslarla masaya oturdu. Ancak Ruslar da ona tam olarak güvenmiyordu. Herkesi karşısına alan Hacı Murat, edindiği istihbaratları gizlice Şeyh Şamil’e iletiyordu [10]. Buna rağmen Şamil, onun geri dönmesine izin vermedi. 1852 yılının başlarında Tiflis’te tutulduğu askeri karargahtan kaçarak tekrar dağlara döndü. Birkaç ay boyunca Ruslara yeniden zayiatlar verdirdi. Ancak 11 Mayıs 1852’de Vladikavkaz dağlarında şehit edildi. Kafası kesilerek Tiflis’e ibret için götürüldü [11]. Bedeni orada bırakıldı. Ancak bölge halkından biri, onu yıkayıp kefenleyerek gizlice defnetti. Bir kişiye iki kez ateş etmeyen bir yiğit, bir asker, bir lider… Onun tek arzusu halkının özgürlüğüydü. O günlerde belki yeterince anlaşılmadı ama bugün hem Dağıstanlılar hem Çeçenler onun değerini biliyor. Hacı Murat, iki ateş arasında kalan bir yürektir. Ne Rusa boyun eğdi, ne Şamil’e köle oldu. Onun asiliği ve inadı hâlen Kafkasya’nın dağlarında yankılanıyor. Kaynakça 1. Moshe Gammer, Muslim Resistance to the Tsar, London: Frank Cass, 1994, s. 157. 2. Gammer, a.g.e., s. 160. 3. John F. Baddeley, The Russian Conquest of the Caucasus, London: Longmans, Green and Co., 1908, s. 234. 4. Gammer, a.g.e., s. 165. 5. Edebi anlatım. Replik tarihî belgelerde yer almamaktadır. Tolstoy ve bölge halkı anlatılarında benzer ifadeler geçer. 6. Leo Tolstoy, Hadji Murad, 1904. 7. Tolstoy, a.g.e.; ayrıca bkz. Gammer, a.g.e., s. 178. 8. Austin Jersild, Orientalism and Empire, McGill-Queen's University Press, 2002, s. 105. 9. Gammer, a.g.e., s. 181. 10. Jersild, a.g.e., s. 108. 11. Tolstoy, Hadji Murad; ayrıca Baddeley, a.g.e., s. 248.
Ekleme Tarihi: 08 June 2025 - Sunday
Ömür ÜNAL

Kafkasya'nın Asi Delikanlısı: Hacı Murat

Kafkasya direnişinde en çok ön plana çıkan kumandanlardan birisi şüphesiz Hacı Murat’tır. Hacı Murat, 1790’ların sonunda Dağıstan’ın Khunzakh şehrinin Terkoy köyünde dünyaya gelmiştir [1]. Kendisi Maarulal aşiretine mensuptur. Babası Ağlar Hacı’dır, annesinin ismi ise bilinmemektedir. Khunzakh Medresesi’nde eğitim almış, dinî eğitimini burada tamamlamıştır [2]. Ağlar Hacı’nın ailesi köklü bir aileydi; bu nedenle Hacı Murat, küçük yaşlardan itibaren ata binmeyi, silah kullanmayı ve aşiretler arası mücadeleleri gözlemleyerek öğrenmişti. Medreselerde şeyhlerden aldığı eğitimler, ilerideki liderlik anlayışını da şekillendirecekti.

Genç bir delikanlıyken aşiretler arası çatışmalara katılıp hünerlerini gösterdi. Savaşlardaki çabası ile herkesin içinde parladı, liderlik vasıfları dikkat çekti. Gençlik dönemlerinde akılcı yaklaşımlar sergileyerek aşiretler arası düşmanlıkları çözmeye çalıştı. Maarulal aşiretinin başına geçebilmek için abisi Khamzat Beq’e darbe yaparak iktidarı ele aldı [3]. Çocukluğundan beri asi, ele avuca sığmaz bir yiğit er olacağı kesindi.

Gazi Muhammed’in ordusuna katılmayı kabul eden Hacı Murat, Dağlı direnişçilere 1830 yılında dahil oldu [4]. Yetenekleri hemen fark edildi; kısa sürede üst rütbeli komutanlar arasına yükseldi. Sadece savaşta değil, köy köy, kasaba kasaba dolaşıp halkın cesaretini ve direnişe olan inancını da güçlendirmekteydi. Liderlik ve askeri stratejiler konusundaki ustalığı şüphesizdi, fakat acımasız bir yanı da vardı. Kendi birliklerini kurdu; bu ordu, bizzat kendisinin eğittiği cesur askerlerden oluşmaktaydı.

Dağıstan’daki Avar aşiretlerini birleştirip asker toplayan Hacı Murat, bir noktada Çerkes halklarının savaşa katılmayışından rahatsızlık duydu. Bu durumu Şeyh Şamil’e iletti. Şamil, ona “Git, asker topla oradan” diyerek görev verdi. Bölgedeki bazı aşiretler olumlu yaklaşsa da, Hacı Murat onlarca köy dolaşmasına rağmen bir birlik bile kuramadı. Bunun üzerine Çerkeslere şu sert sözleri söyledi:

“Siz savaş meydanında değil, kendi evinizin avlusunda kahramansınız. Savaş birlikle olur; sizde ise her kabile başka telden çalıyor.” [5]

Siniri tepesinde, Dağıstan’a geri döndü. Çerkeslerin savaşmama nedeni ise, diğer aşiretlere güvenmemeleriydi. Bu görüşmesini Şeyh Şamil’e ilettikten sonra, yalnızca Dağıstanlı ve Çeçen aşiretleriyle devam etmek istediğini belirtti. Ancak bu teklif, Şeyh Şamil tarafından reddedildi.

Bir gün cephede Çerkes askerler isyan etti ve cepheyi terk etmek istediler. Hacı Murat, atına atlayıp öne çıktı, kamasını çekip yere bir çizgi çizdi:

“Bu çizgiyi aşan olursa, bizzat kellesini ben alırım.” [6]

Birkaçı bu tehdide aldırmadı ve çizgiyi geçti. Hacı Murat, onları kamasıyla öldürdü. Geri kalanlar korkudan savaşmaya devam etti.

Hacı Murat için özgürlük uğruna her şey feda edilebilirdi. Kendi birlikleriyle Ruslara büyük zayiatlar verdirdi. Ancak Rus askerlerinin bile saygısını kazandı. Çünkü esir aldığı Rus askerlerine asla işkence etmedi, çoğunu mübadeleyle serbest bıraktı [7].

Hacı Murat ile Şeyh Şamil’in arasının açılmasının temel nedeni, Şamil’in oğlu Cemaleddin’in Ruslara teslim edilmesiydi. 1839 yılında Ahulgo kuşatması sırasında 8 yaşındaki Cemaleddin, Ruslara esir verildi. Saint Petersburg’da General Rosen’in evinde büyüdü, vaftiz edilerek “Nikolay” adını aldı [8]. Aristokrat bir Rus gibi yetiştirildi, ancak içinde bir boşluk taşıyordu. Onunla kardeş gibi büyüyen kız kardeşi olduğunu düşündüğü General Rosen'in kızına duygusal bağ da geliştirmişti. 16 yıl sonra Şamil’e geri verildi; ama artık Şamil ile arasında sıcak bir ilişki yoktu. 1858’de veremden hayatını kaybetti.

Bu dönemde Şeyh Şamil, oğlu Cemaleddin’i geri almak için Hacı Murat’ı takas etmeyi bile düşündü [9]. Bu durum Hacı Murat’ı derinden yaraladı. Zira o hem güçlü bir aşiret reisiydi, hem de uzun yıllar mücadelede ön saflarda yer almıştı. Şamil ise Dağıstan ve Çeçenya’yı kapsayan bir İslam devleti kurma peşindeydi. Bu farklı vizyonlar aralarında fikir ayrılıklarına yol açtı. Hacı Murat, kendisini Şamil’in mutlak otoritesi altında görmek istemedi. Takas malzemesi yapılmak, onun için kırılma noktasıydı.

Şamil, şeriat temelli katı bir adalet anlayışı benimsiyordu. Hacı Murat ise gelenek ve töreye dayalı adaleti savunuyordu. Şamil’in kurallara uymayanlara acımasız cezalar uygulaması, Hacı Murat’ı rahatsız ediyordu. Bu durumu “adalet değil, işkence” olarak değerlendiriyordu. Üstelik Şamil’in çevresindekiler onu kıskanıyor, Şamil’in gözünden düşürmeye çalışıyorlardı. Ve başarılı da oldular. Hacı Murat artık büyük görevlerden uzak tutuluyordu. Bu da onda dışlandığı hissini pekiştiriyordu.

Nihayetinde Hacı Murat, Şamil’le yollarını ayırma kararı aldı. Ruslarla masaya oturdu. Ancak Ruslar da ona tam olarak güvenmiyordu. Herkesi karşısına alan Hacı Murat, edindiği istihbaratları gizlice Şeyh Şamil’e iletiyordu [10]. Buna rağmen Şamil, onun geri dönmesine izin vermedi.

1852 yılının başlarında Tiflis’te tutulduğu askeri karargahtan kaçarak tekrar dağlara döndü. Birkaç ay boyunca Ruslara yeniden zayiatlar verdirdi. Ancak 11 Mayıs 1852’de Vladikavkaz dağlarında şehit edildi. Kafası kesilerek Tiflis’e ibret için götürüldü [11]. Bedeni orada bırakıldı. Ancak bölge halkından biri, onu yıkayıp kefenleyerek gizlice defnetti.

Bir kişiye iki kez ateş etmeyen bir yiğit, bir asker, bir lider… Onun tek arzusu halkının özgürlüğüydü. O günlerde belki yeterince anlaşılmadı ama bugün hem Dağıstanlılar hem Çeçenler onun değerini biliyor. Hacı Murat, iki ateş arasında kalan bir yürektir. Ne Rusa boyun eğdi, ne Şamil’e köle oldu. Onun asiliği ve inadı hâlen Kafkasya’nın dağlarında yankılanıyor.

Kaynakça

1. Moshe Gammer, Muslim Resistance to the Tsar, London: Frank Cass, 1994, s. 157.

2. Gammer, a.g.e., s. 160.

3. John F. Baddeley, The Russian Conquest of the Caucasus, London: Longmans, Green and Co., 1908, s. 234.

4. Gammer, a.g.e., s. 165.

5. Edebi anlatım. Replik tarihî belgelerde yer almamaktadır. Tolstoy ve bölge halkı anlatılarında benzer ifadeler geçer.

6. Leo Tolstoy, Hadji Murad, 1904.

7. Tolstoy, a.g.e.; ayrıca bkz. Gammer, a.g.e., s. 178.

8. Austin Jersild, Orientalism and Empire, McGill-Queen's University Press, 2002, s. 105.

9. Gammer, a.g.e., s. 181.

10. Jersild, a.g.e., s. 108.

11. Tolstoy, Hadji Murad; ayrıca Baddeley, a.g.e., s. 248.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat polyester çember juul iqos iluma