Misyonerlik kelime olarak günümüzde genellikle kiliselerin Hıristiyanlığı Hıristiyan olmayan ülkelerde yaymak için oluşturdukları kuruluşlar ve bu kuruluşlarda faaliyet gösteren kimseler için kullanılmaktadır. Bu gaye için kurulan kuruluşlara misyon, bu misyonlarda görev yapanlara misyoner, bu faaliyetlere de misyonerlik deniliyor.
Misyon, misyoner ve misyonerlik kelimeleri, özel olarak Hıristiyanlar için, genel olarak diğer evrensel dinler için de kullanılıyor. Böylece kendi dini inanç ve kanaatlerini bir ülkede yaymaya çalışan herkese misyoner denilmektedir.
Misyonerler, başka dinde, başka inanç ve düşüncede olan insanları mensubu bulundukları dine kazanmayı gaye edinirler.
Misyonerlik faaliyetleri daha çok Hıristiyanlar tarafından yürütüldüğü için, misyonerlik denilince akla ilk Hıristiyanlık ve Hıristiyanlar gelmektedir.
Hıristiyan misyonerlerin gayesi, yeni Hıristiyanlar kazanmak, en azından kendi mensuplarını birlik içinde tutabilmek, Batı emperyalizminin etki alanını genişletmektir.
MİSYONERLİK, TÜRKLERİ VE MÜSLÜMANLARI DURDURABİLMENİN YOLLARINI ARIYOR
Misyonerlik faaliyetlerinin tarihi miladi ilk asırlara kadar gitmektedir.
Roma Katolikliği, Avrupa’ya hakim olduktan sonra, dünyanın her tarafında yaşayan insanları Hıristiyanlaştırmaya çalışmıştır. Bu hedefine ulaşmak için önce kılıç yolunu denediler. Böylece Haçlı Seferleri başlamış oldu. Bu seferler öncelikle İslam dünyasına yöneldi. Bu sırada dünyaya hakim olma gayesindeki Hıristiyanlığı durdurabilecek tek din İslam, tek kuvvet Müslümanlardı.
İslam’ın günden güne ilerlemesi, mensuplarının sayısının giderek artması, Hıristiyan dünyasını Müslümanları durdurabilmek için neler yapabileceği noktasında arayışlara yöneltti.
Müslümanları durdurabilmek için önce kılıç yolunu denediler. Bu yolla, bu metotla başarılı olamadılar. İslamiyet’in, Türklerle güç kazanması, Türklerin İslam’ı dünyaya yaymak için büyük gayret göstermeleri ve 17. Yüzyılda Avrupa’nın merkezine kadar ilerlemeleri, Hıristiyanların Türkleri, dolayısıyla Müslümanları silahla durdurmak yolunun dışında başka metotlar bulmasına, başka çareler aramasına sebep oldu.
Bu yolları tartışmak ve görüşmek için kongreler düzenlemeye başladılar. Çeşitli ülkelerde bulunan görevlilerinden raporlar istediler. Sunulan raporlar değerlendirildi. Müslümanları içten yıkmaktan başka çare olmadığı anlaşıldı. Hatta bu arada, İslam ülkelerine gönderebilmek için Arapçayı iyi bilen misyoner papazlar yetiştirecek okullar açıldı. Burada yetiştirilen papazlar İslam ülkelerine gönderildi.
MİSYONERLİK FAALİYETİNİN ANA GAYESİ VE ÇALIŞMA METOTLARI
Misyonerlik faaliyetinin ana gayesi, yeni propaganda metotlarıyla Hıristiyanlığı yaymak, mensuplarını artırmak ve bu arada Müslüman olanları kandırmak, Hıristiyanlığa kazandırmaktı. Hıristiyanlığa kazandıramadıkları takdirde de, onları kendi dinlerinden soğutmak, dinsiz yapabilmek yoluna başvurdular.
Bunun için gizli çalışma metotları geliştirmişler, insanlara ve yaşadıkları yerlerin özelliklerine göre taktikler bulmuşlardır.
Misyonerler, çeşitli metotlarla çalışırlar. Göstermelik olarak kanunlar çerçevesinde bazen açık faaliyetlerde bulunurlar. Ama çok defa gizli ve dolaylı çalışmalar yürütürler. Bu metotlarda her zaman din ilk sırayı almayabilir. Bilimsel ve sosyal sahalarda çalışmalarını yoğunlaştırır, vereceklerini bu kılıflar altında vermeye çalışırlar.
Misyonerlerin faaliyetlerini yürüttükleri metotlardan birisi, dini teşkilatlar kurmak ve yayın yapmaktır. Misyonerler, önce faaliyette bulunacakları yeri tespit eder ve orada bir teşkilat kurarlar. Bu teşkilatı o bölgeye göre yetiştirilen elemanlar yürütür.
Misyonerler, Kitab-ı Mukaddes’i, dini kitap, broşür ve dergileri o ülkenin dilinde yayınlar ve dağıtırlar. Çeşitli telkinler, maddi ve manevi yardımlarla Hıristiyanlığı sevdirmeye çalışırlar. Müslüman olan ülkelerden geri kalmış olanların geri kalmışlıklarını istismar eder ve bunu İslam’a bağlayarak mensuplarını İslam’dan soğutmak isterler.
Okul ve Çeşitli Tesisler Açmak ve Yardım yapmak faaliyetleri de onların kullandığı diğer bir metottur.
Azınlıkta bulunan Hıristiyan çocuklarının eğitim ve öğretimlerini içinde yaşadıkları toplumun çocuklarından üstün hale getirirler. Bu yolla, bu okul ve kuruluşların propagandasını yaparlar. Böylece Hıristiyan olmayan ailelerin çocuklarının da bu okulları tercih etmesini sağlarlar.
Bu okullara çektikleri başka dine mensup çocukları Hıristiyan yapmak için çalışırlar. Bunu yapamazlarsa onların en azından milli ve dini karakterlerini bozmaya uğraşırlar. Hıristiyan çocuklarını ise daha da bilinçlendirirler. Bu okullarda yabancı dil eğitimi vermek görüntüsü altında, misyoner papazları derslere girerek Hıristiyanlık propagandası yaparlar.
Misyonerler, Hıristiyanlığı yaymak için gittikleri ülkenin önce dini, sosyal ve kültürel durumunu incelerler. O ülkenin kültürünü yozlaştırmaya ve yıkmaya çalışırlar.
Milleti millet yapan maddi ve manevi değerleri yıkmak için gayret ederler. Önce mevcut kültürü eritme, sonra da ona istedikleri gibi bir şekil verme yolunu takip ederler.
MİSYONERLER GENÇ NESLİN DİNDEN VE MİLLİ DEĞERLERDEN UZAK YETİŞMESİ İÇİN ÇALIŞIRLAR
İslam ülkelerindeki faaliyetlerinde genç neslin dinden ve milli değerlerden uzak yetişmesi için çalışırlar. Bundan sonra hiçbir değer taşımayan kişilere, bunalım devrelerinde kurtarıcı din olarak Hıristiyanlığı sunarlar.
Israrlı bir şekilde gayelerinin dünya barışını gerçekleştirmek olduğu üzerinde dururlar.
Hıristiyanlığın kolay, İslam’daki namaz, oruç gibi ibadetlerin zor olduğunu ileri sürerler. Haftada bir kiliseye gitmekle dini görevlerden kurtulmanın mümkün olabileceğini telkin ederler.
İnsanların kiliseye giderek, papaza günah itirafında bulunmaları halinde sorumluluktan kurtulup rahatlayacağını söylerler.
Savaş, yangın, deprem gibi afet zamanlarını seçerek yardımlarda bulunurlar.
Siyasi işleri çok iyi takip ederek Müslüman ülkelerdeki bazı gelişmeleri gayelerine göre yönlendirmek isterler.
Dünya siyasetini, siyasi gelişmeleri yönlendirip, Müslüman ülkeleri birbirine düşürmek, Müslüman sayısını azaltmak veya Müslümanların elindeki tabii imkanları yok etmek için çalışırlar.
İlmi, edebi eserlerde, özellikle filimlerde konunun içine ustalıkla Hıristiyanlığa ısındırıcı, Hıristiyanlığı hoş gösterici sahneler yerleştirerek kafa ve gönüllere girmeye çalışırlar.
Haçlı Seferlerinde gerçekleştiremediklerini, modern, ileri bir hayat görüntüsü altında, müzik, tiyatro, spor ve siyaset gibi çeşitli yollarla gerçekleştirmeye çalışırlar.
Çeşitli yardım kuruluşları kurarlar veya kurulmuş olanlara girerler. Böylece fakir ve yoksul kimselerle temas kurarlar. Maddi yardım, yakınlık gösterisi, şefkat ve merhamet duyguları altında sempati toplar, insan çalmaya çalışırlar.
MİSYONERLER NASIL EĞİTİLİRLERDİ?
Bu saydığımız metotları uygulayabilmek için yetiştirilecek olan misyonerlerin kültür seviyeleri ve hitabetlerinin mükemmel olması gerekir. Gittikleri veya içinde bulundukları toplumda kendilerini kabul ettirecek şahsiyet ve kabiliyette olmalıdırlar.
Siyaseti, çalışma metotlarını çok iyi bilmeli ve uygulayabilmelidirler.
Bu hedeflere ulaşabilmek için Misyoner Teşkilatları, misyonerlerin çok iyi yetiştirilmesine son derece dikkat etmişler ve eğitim hususunda da şu metotları uygulamışlardır.
Misyoner olarak yetiştirilecek olan çocuklar, ailelerinin izniyle en zeki ve çalışkan olanlar arasından seçilirler ve misyonerlik hizmetlerine göre eğitilirlerdi.
Misyonerlik için seçilen kişi, misyonerlik yapacağı ülkenin okullarında özel eğitim altına alınırdı. Hedefine varabilmesi için bilinçlendirilirdi.
Misyoner olarak yetiştirilecek olan kişiye, Hıristiyanlık iyice öğretilir, Hıristiyanlık heyecanı verilirdi. Böylece, Misyonerlik hizmeti için, dünyanın en ücra yerlerine seve seve gidecek şekilde görev bilinci ve sevgisi aşılanırdı.
Misyonerlere mümkün olduğu kadar mesleki eğitim de verilirdi. Mesela, doktorluk, misyonerlik faaliyeti için çok önemli bir vasıtadır. Hastane hizmetleri, hemşirelik, misyonerlik için en önemli ve etkili görevlerdendir.
Her misyonere, mali yönden küçük bir destek sağlanırdı. O da bulunduğu ülkedeki işsiz, fakir ve kimsesizlere mali destek sağlayarak Hıristiyanlık propagandası yapardı.
İslam ülkelerinde faaliyet gösterecek misyonerlere Arapça, İslami bilgiler ve İslam Felsefesi öğretilirdi.
Her misyonere, ilahiyat eğitimi yanında, diğer eğitimler de verilmeye çalışılırdı.
Misyonerlerin birden fazla dil bilmesi teşvik edilirdi.
İslam ülkelerinde dini eğitim verilen yerlerdeki zeki, fakir ve yardıma nuhtaç öğrenciler belirlenir, bu öğrenciler, dil öğretme, maddi yardım, gezi imkanı gibi yollarla elde edilmeye çalışılırdı.
Misyonerler, bıkmadan, usanmadan propagandaya devam ederler, netice alamayacakları insanların peşini bıraksalar da ümitlendikleri kişileri takip etmekten vazgeçmezlerdi.
KAYNAK:
www.youtube.com/@metinuygun713