Bir toplumun aynası sokaklarda değil; sınıflarda, tebeşirin tozunda, öğrencinin gözünde, öğretmenin nefesinde saklıdır. Ve bugün o ayna bize parlak bir görüntü sunmuyor çünkü toplumun geleceğini omuzlayan öğretmenlerin birçoğu artık istifa noktasına kadar gelmiş durumda. Bunun sebebi ne sadece ekonomik koşullar, ne sadece artan iş yükü, ne de saygının yer yer unutulması… Hepsinin bir birleşimi, hepsinin yarattığı derin bir tükenmişliktir.
Bir öğretmenin elinden önce sabrı alınır; sonra umudu. Sabrı tükenen öğretmen artık sınıfa gülümsemeyi unutur. Umudu tükenen öğretmen ise mesleğini bir sevda olarak değil, bir zorunluluk olarak taşımaya başlar. Bugün birçok öğretmen, okuldan eve dönerken sadece yorgunluk değil, bir sorgu da taşıyor:
“Ben bu toplumda neden yalnızım? Emek verdiğim geleceğin sahipleri beni neden hatırlamıyor? Bu yükü gerçekten tek başıma mı taşımalıyım?”
Aslında sorun sadece eğitimde değil; toplumun birbirine karşı sorumluluk duygusunu kaybetmesinde yatıyor. Saygının yerini acele, empatinin yerini öfke, dayanışmanın yerini bireysellik almış durumda. Öğretmeni sadece ders anlatan biri olarak gören, hatta zaman zaman hedef hâline getiren bir anlayış… Bu anlayışın gölgesinde yetişen çocukların geleceği elbette endişe verici oluyor.
Oysa biliriz: Bir öğretmenin kalbi kırılırsa, bir toplumun geleceği çatlar. Bir öğretmen güçsüz düşerse, bir neslin ışığı söner. Bugün öğretmenler istifa noktasına geldiyse bu sadece onların değil, hepimizin kırmızı alarmıdır. Çünkü öğretmeni yoran, aslında toplumu yoranın ta kendisidir ve öğretmene sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır.
Toplumun kendine sorması gereken tek bir soru var: “Çocuklarımıza emanet ettiğimiz insanlara gerçekten hak ettikleri değeri veriyor muyuz?” Eğer cevabımız içimize sinmiyorsa bir yerlerde yanlış yapıyoruz demektir. Bu yanlışı düzeltmenin yolu ise öğretmene yük eklemekten değil, yükünü hafifletmekten geçer.
Çünkü bir öğretmen güçlü olursa bir toplum aydınlanır. Bir öğretmen mutlu olursa yarınlar güven verir. Ve biz, geleceğini düşünen bir toplum olmak istiyorsak, önce öğretmenin sesine kulak vermeliyiz.
