Kil muhasebe belirteçleri
İlk şehirlerin yükselişinden önce Bereketli Hilal'de yaşayan ilk Mezopotamyalılar, üç ana ticaret malının (tahıl, insan emeği ve keçi ile koyun gibi hayvanlar) farklı miktarlarını temsil eden beş farklı jeton türü kullanıyorlardı (Antik Mezopotamya'da Para: Değer, Biçimler, Gelişim, https://africame.factsanddetails.com/article/entry-1021.html, erişim tarihi: 10.12.2025).
Nitekim Ekonomi Danışmanı-Yazar Dursun Ali Yaz da defalarca paranın icadını Sümerlerin yaptığını, değerli madenlerle ilk alışverişi yapan medeniyetin de Mısırlılar olduğunu dile getirmişti.
Evet, paranın ete kemiğe bürünmesi gerektiğinde ise Sümer arpasında karar
kıldı. Yüzlerce çeşit mal paranın dolaşımda olduğu 1.000 yılın ardından değerli metallerin ölçü ve ayarını keşfeden Mısırlılar, tartı parayı deneyen ilk medeniyetti. Yaklaşık 2.500 yıl boyunca değerli madenleri kesip tartarak alışveriş yaptılar (Yaz, Ocak 2020, İstanbul, Timaş Yayınları, Sunuş Sayfası).
Sümerlerden ve Babillilerden sonra ve Lidyalılardan önce para işlevinde eşyalar kullanan millet Çinlilerdi. M.Ö 1100 yıllarında, Çin’de, bıçak, maça veya diğer silahlara benzeyen küçük metal eşyalar para yerine kullanılıyordu. Yaklaşık yıl sonra, deniz kabukları para olarak kullanmaya başladı.
M.Ö. 1500'lerde Çin'de para olarak kullanılan deniz kabukluları
Ortasına delik delinerek bir ipe dizilen deniz kabukları ilk para birimi olarak paranın tarihine geçti. Bu nispeten sofistike bir para birimi sistemiydi.
Yine baktığımızda 924 yılında, bugünkü Pakistan sınırları içinde kalan Aşağı İndus kıyılarında M.Ö. 2900 yıllarına ait paralar bulunmuştur. Asur hükümdarlarından Sennasherib’in M.Ö. 700 yıllarında bastırdığı 224,5 gram ağırlığındaki gümüş külçeler bulunan en eski paralardandır (Paranın tarihi ve dünyadaki ilk para… Nasıl icat edildi?, 23 Temmuz 2024, https://www.diyekonustu.com/paranin-tarihi-ve-dunyadaki-ilk-para-nasil-icat-edildi/, erişim tarihi: 10.12.2025).
Ayrıca sikke benzeri objeler, Yeni Asur
Krallığının egemenlik alanı içinde bulunan Gaziantep’in İslahiye ilçesine bağlı Zincirli’de yapılan arkeolojik kazılarda ele geçmiştir. M.Ö 8. yüzyıla tarihlenen ufak disk şeklindeki külçelerden bazılarının üzerinde Arami dilinde
Kral Barrekub adı yazılıdır. Bunlar sikke düşüncesinin ilk uygulamaları olarak kabul edilebilir. Bir görüşe göre sikkeler, askerlerin ücreti, silah yapımı gibi savaş giderleri veya kamu çalışanlarının ücretlerinin ödenmesi, yol, köprü ve bina yapımı gibi kamu harcamaları ve vergi toplaması gibi zorunlulukların ortaya çıkardığı bir ödeme aracıydı. Bir başka görüşe göre ise, sikkenin ortaya çıkışının en temel nedeni, günlük ihtiyaçlar için yapılan ödemelerde standart bir ödeme aracına ihtiyaç duyulmasıydı. Sikke öncesinde; para olarak kabul edilen çeşitli formda metal külçeler, eşyalar ve büyükbaş hayvanlar ödeme
aracı olarak kullanılmışlardır. M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren ise; alım gücünü belli etmek için belirli ağırlık veya çapta üretilmiş, üzerinde darbedenin kimliğini işaret eden disk şeklindeki ufak metal parçaları ise sikke olarak
kabul görmüştür (Tekin, 2011:12).
Yani tüm bu bilgilerin ışığında Lidyalılardan önce paranın kullanıldığı su götürmez bir gerçektir.
Ama yukarıdaki satırlarımızda da belirttiğimiz gibi tarihteki ilk mal para, Sümer arpasıydı. Bu sistemin en belirgin özelliği, iki farklı malın başka bir malı esas alarak el değiştirmesiydi. Trampa gibi geçim ekonomisi boyutunda ve tamamen zaruri ihtiyaçları karşılamaya yönelikti.Ama tabii ki çok sonraları değerli madenlerin tarih sahnesine çıktığı Tartı Para modeli benimsenmiştir.
Alışverişlerin ilk kez yaşamsal değeri olmayan kıymetli madenler aracılığıyla yapılması, insanlık tarihinde derin izler bıraktı. Değerli metalleri ortadan ikiye ayırıp tartınayı başaran atalarımız, fınans kültürüne önemli katkılar sundu.
Trampa, mal ve tartı para formlarının kullanıldığı MÖ 9000 ile M Ö 600 yılları arasında gerçekleşen finansal işlemler
oldukça basit, etki alanı ise dardı. Bu yüzden paranın fonksiyonlarından sadece ikisi keşfedildi. Aslında para sayesinde yazı
bulunmuştu ama soylular dışında okuyup yazabilen yoktu. Devlet muhasebesi kayda alınır fakat özel sektörü kapsamazdı (Yaz, Ocak 2020, İstanbul, Timaş Yayınları, s. 19, 20).
Öte yandan başta Sümerler ve Babilliler olmak üzere parayı ilk defa icat edip kullanan Mezopotamya medeniyetleri olmakla birlikte değerli madenlerle ilk defa alışveriş yapan uygarlık olan Mısır'da gümüş yüzükler, ilk madeni paraların basılmasından yaklaşık 2000 yıl önce para birimi olarak kullanılıyordu. Bazı arkeologlar, Mezopotamya'nın zengin vatandaşlarının MÖ 2500 gibi erken bir dönemde veya belki de birkaç yüz yıl öncesinden beri para kullandığını öne sürüyor. Kuzey Illinois'deki De Kalb'den tarihçi Marvin Powell, Discover dergisine şunları söyledi: "Mezopotamya'daki gümüş, günümüzdeki paramız gibi işlev görüyor. Bir değişim aracı. İnsanlar onu servetlerini saklamak ve değerini tanımlamak için kullanıyorlar." (Heather Pringle, Discover, Ekim 1998)
Mezopotamya'da para birimi olarak kullanılan gümüş metal bobinler
Yine Sümerlerin ekonomik ölçü birimleri arasında şunlar vardı:
1) gur, yaklaşık 26 kileye eşit bir hacim birimi; 2) kug veya ku, gümüş veya para ve
3) gin veya gig, yaklaşık bir şekele eşit para olarak kullanılan küçük bir balta başı…
John Alan Halloran, sumerian.org'da şöyle yazmıştır: "Ur III döneminden, farklı yer ve zamanlardan kalma tabletler var ve bunlar, farklı malların farklı miktarlarının gümüş eşdeğerlerini veriyordu. Ur III döneminde, devlet ana alacaklıydı. Devlet, bireye belirli miktarda arazi veya hayvan sağlıyordu ve birey daha sonra devlete geri ödemek zorundaydı (John Alan Halloran, sumerian.org).
TARTI PARA
(MÖ 3000 - MÖ 600)
Mal parayı icat eden Sümerler, altın madenine ilahi bir vasıf yükledikleri için para yerine kullanmaz hatta altın verince arpa bile alamazlardı. Sümer inancına göre 50 tanrı vardı ve bunlar altın aramak amacıyla dünyaya
gelmişti. Nerede bir altın bulunsa tanrılar adına tapınaklara teslim edilirdi. Sümerlerin yıkılmasıyla altının kutsallığı da yıkıldı ve para olarak kullanılmaya başladı. Ancak altının bir
ödeme aracı olmasını Mısırlılara borçluyuz. Antik Mısır'daki altın miktarı, Amerika keşfedilene kadar bilinen altın toplamından fazlaydı. Çok yumuşak olduğundan kolayca şekil verilen altın Asurlular eliyle mücevhere, firavunlar sayesinde ise sanat eserine dönüştü.
Gümüş, tartı para olarak kullanılan başlıca madendi (Yaz, Ocak 2020, İstanbul, Timaş Yayınları, s. 69).
Yine aynı şekilde “Talanton, Ma. Na, Manab, Şekel” (Tekin, İstanbul, 1998, s. 3.) denilen ağırlık birimleri üzerinden gümüşler tartılarak hesaplar yapılmış ve alışverişler bu şekilde gerçekleştirilmiştir. Kur’an’da da Lidyalıların parayı icadından çok daha önce yaşadığı bilinen Yusuf peygamber zamanında, onun “…az bir fiyatla, birkaç dirheme…” satıldığı ifade edilmektedir (Yusuf, 12/20). Yine, Hz. Musa ile Şuayb peygamberin
aralarındaki anlaşma aktarılırken (Kasas, 28/27), genel olarak peygamberler tarihinde
hiçbir peygamberin tebliğine mukabil bir ücret talep etmediği hatırlatılırken (Şuarâ, 26/109, 127, 145, 164.) paradan bahsedilmektedir ki bu sayılanların hepsi Lidyalılardan önceki dönemlerdir (Bu konuda paranın Hz. Âdem’den itibaren bilindiği ve kullanıldığını söyleyenler de vardır. Konu ile ilgili geniş bilgi için bkz.; Kettânî, Muhammed Abdülhay, et-Terâtibü’l-İdâriyye, çev. : Ahmet Özel, İz Yay., İstanbul, 1990, II/185-186.). Burada bahsi geçen dirhem, o günlerdeki bir ağırlık ölçüsü
‐örneğin şekel‐ hesaba katılarak gümüş üzerinden yapılan bir işlem olmalıdır. Zira daha sonraki zamanlarda da dirhemler, gümüş madeninin belirli miktardaki ağırlıkları üzerinden hesap edilerek para birimi olarak kullanılmıştır (İbn Haldun, Abdurrahman Ebu Zeyd Veliyüddin, Mukaddime, I-II, çev. : Süleyman Uludağ, Dergah Yay., İstanbul, 1988,
I/663, 666; Makrîzî, Takiyyüddin Ahmed, Eski ve İslamî Paralar, çev. : İ. Hakkı Konyalı, Gavsi Ozansoy Matbaası, İstanbul, 1946, s. 26-27). Tevrat’ta ise İbrahim peygamber zamanında, onun bir tarla satışından bahsedilmekte ve şöyle denilmektedir; “İbrahim, Efron’un önerisini kabul etti ve Efron’un Hitit’lerin önünde sözünü ettiği dört yüz şekel gümüşü tüccarların
ağırlık ölçülerine göre tarttı.” (Tekvin, 23/16) Yine, Hitit’lerde bu birimin kullanıldığı görülmektedir (“Şekel” birimi, bunların basımı, şekilleri ve özellikleri hakkında geniş bilgi için bkz.; İlknur Taş, “Hititlerde Ölçü Birimleri
ve Bunların Hitit Metinlerinde Kullanımı Üzerine Bir Değerlendirme”, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, 2008, ss. 73-90; Sevgi Dönmez, Hitit Döneminde Anadolu’da Değim Aracı Olarak Kullanılan Madenler, Ankara Ünv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 2013; Halil Sahillioğlu, “Dirhem”, DİA., İstanbul,
1994, IX/369.). Bu örnekler bize, tarihi bir bilgi olarak, daha önceki devirlerde de belirli bir hesap üzerinden tartılan gümüş madeninin, para niyetine kullanıldığını göstermektedir (Şimşir, 2017, Sayı: 18, s. 269, 270).
Evet, Lidyalılardan çok önceleri Mezopotamya'da para “şekel” adıyla kullanılmıştır. Şekel, günümüzde İsrail'in para biriminin de isim babası olmuştur. Bu arada şekel demişken şu mühim hususu da es geçmemekte fayda var ki yukarıdaki satırlarımızda kaynaklar ışığında belirttiğimiz gümüş üzerinden kullanılan şekelin mevcudiyetine ek olarak MÖ 1500 civarında adıyla altın da miskal (şekel) haline getirilerek standart bir ölçü birimi olarak kullanıldığını görebiliriz (Altının Kökeni: İlk Keşif, İlk Eritme ve 7000 Yıllık Serüven, 7 Kasım 2025, https://www.hakanaltin.com/blog/altinin-kokeni-ilk-kesif-ilk-eritme-ve-7000-yillik-seruven, erişim tarihi: 11.12.2025).
Nitekim Sümer kralları da altından taçlar ve tahtlar yaptırdığı gibi sikkeler de yaptırırdı.
Tartı Paranın Ayarı
Antik dönemde altın cevherine ulaşmak için maden ocakları açmak gerekmezdi. Çünkü değerli metal içeren kayaların zamanla parçalanmasıyla yüzeye çıkan altın ve gümüş dektronlar kolayca toplanırdı. Mesela altın denilince ilk akla gelen Lidyalılar, bugün Manisa sınırları içindeki Sart Çayı'ndan akıp giden altın zerreciklerini toplamak için koyun postlarını suya bırakır ve tüylere takılınasını beklerlerdi. Sonra bu postları yakarak kalan altını alırlardı. 'Sart' ismi de 'altın dalgalarıyla akan ırmak' manasma gelen Sardeis kelimesinin kısaltmasıydı (Yaz, Ocak 2020, İstanbul, Timaş Yayınları, s. 76).
Yürütülen ticari faaliyetlerin, ağırlığı ve ayarının doğruluğu devlet tarafından onaylanarak garanti edilmiş, kolayca taşınabilir, devlet sınırları içinde ve dışında geçerli para sistemine dönüşüm sürecini en doruk noktasına ulaştıran medeniyet Lidyalılar olacaktı.
MADENİ PARA
(MÖ 600 - MS 700)
Evet, Lidyalılardan itibaren ticaret, ağırlığı ve ayarının doğruluğu devlet tarafından onaylanarak garanti edilmiş, kolayca taşınabilir, devlet sınırları içinde ve dışında geçerli paralı sisteme dönüşüm süreci olgunlaşarak en doruk noktasına ulaşmıştır. Bu gelişme Ege ve Akdeniz ticaretinde çığır açmıştı. Stater de denilen Lidya sikkeleri Altın-gümüş karışımı, bakla gibi taşınması çok kolay maddelerdi. Bundan dolayıdır ki bu para modeli başta Hellenler olduğu halde diğer ülkeler tarafından da sessizce ve hemen benimsenmişti.
Lidya sikkeleri elips şeklinde olup, altına belirli ölçekte gümüş (%40 altın, %60 gümüş) katılarak elde edilen ‘‘Elektron’’ (beyaz altın) olarak adlandırılan madenden yapılmaktaydı.
Gyges döneminde basılan ilk staterlerin ön yüzleri önce düzdü. Sonradan motifler işlenmiştir. Arka yüzlerinde ise bir veya birkaç tane derin kare, dikdörtgen ve üçgen şekiller vardır ve para birimini ifade ettiği sanılmaktadır.
Alyattes zamanında piyasada ön yüzünde aslan ve boğa resimleri bulunan Staterleri görmekteyiz.
Croesos döneminde bu staterlere ek ikinci bir para bastırdı ki bunlara ‘‘Croesos’un parası’’ anlamına gelen Croiseios adı verildi. Bu staterler saf altından ve 14 gr. ağırlığındaydı. Resim olarak; ağzı açık, pençe gösteren bir aslan ve boğa başı kullanılmıştı. Bazı paralarda iki aslan başı karşılıklı resmedilmişti. Bu staterlerin arka yüzünde ise gül veya çekiç biçimi bir alet yer almaktaydı. Yine aynı dönemde altın staterlerinin birim tespiti ve buna göre yapılan düzenlemeler sonucunda, devlet güvencesi içinde, ticarette daha kesin ödeme biçimi doğmuş oluyordu.
Croiseios staterlerinin ‘‘üçte bir’’ anlamına gelen ‘‘Trite’’, ‘‘altıda bir’’ anlamında ‘‘Hekle’’ ve ‘‘on ikide bir’’ anlamına gelen ‘‘Obol’’ isimli para birimleri vardı.
Lidyalılar altın ve gümüşü sadece para basımında değil süslenmede, takı sanatında da kullanmışlardı (Uçar, Cansal Matbaacılık Bursa, Eylül 2008, s. 16).
KAĞIT PARA
(700 - 1977)
Tarihi kayıtlara göre, M.Ö. 118 yılında deri para kullanan Çinliler, Tang Hanedanlığı döneminde (MS 618-907) para anlamında büyük bir atılıma imza atacaktır.
Uygarlığın İlk Kağıt Parası
Çin medeniyetinin uygarlık tarihine o kadar fazla katkısı oldu ki, haklarını ödemek imkansız görünüyor. Başlıca buluşları arasında çay, barut, pusula, sismograf, saf alkol, ipek ve matbaa sayılabilir. Kağıt yaklaşık 2.000 yıl önce Ts' ai Lun adlı bir memur tarafından icat edildi. Kağıdın paraya dönüşmesi ise Tang Hanedanlığı (618-907) döneminde oldu. Uygarlık tarihindeki ilk kağıt parayı basan Tang Hanedanlığı, bu paraların üzerine hem sayı hem mühür hem de devletin taahhüdünü
eklemeyi unutmamıştı. Ancak 'yuvarlak şey' anlamına da gelen yuan isimli madeni paraya alışkın Çinliler kağıt paraları kolayca
benimsemediler. Onu 'jiaozi' yani uçan para diyerek küçümsediler (Yaz, Ocak 2020, İstanbul, Timaş Yayınları, s. 157).
Song Hanedanlığı’nın başlangıcında (MS 960–1279), hükümet, insanların madeni paralarını bırakıp banknot alabilecekleri belirli mevduat dükkanlarına lisans verdi. 1100’lerde Song yetkilileri, dünyanın ilk tam ve devlet tarafından üretilen kağıt parasını çıkararak bu sistemin doğrudan kontrolünü almaya karar verdiler.
Song döneminde Jiaozi
Song, tahta bloklara kağıt para basmak için fabrikalar kurdu. Altı renk mürekkebin kullanıldığı fabrikalar Chengdu, Hangzhou, Huizhou ve Anqi’de bulunuyordu ve her biri sahteciliği caydırmak için kağıtlarında farklı elyaf karışımlarına yer veriyordu. İlk paraların süresi üç yıl sonra doldu ve yalnızca Song İmparatorluğu’nun belirli bölgelerinde kullanılabiliyordu.
1265 yılında Song hükümeti, tek bir standarda basılan, imparatorluk genelinde kullanılabilen ve gümüş veya altınla desteklenen gerçek bir ulusal para birimini tanıttı. Bir ile yüz sikke dizisi arasında isimlerle ifade edilirdi. Ancak bu para birimi sadece dokuz yıl sürdü, çünkü Song Hanedanı zayıflayarak 1279’da Moğollara yenilecekti.
Moğol etkisi
Kubilay Han (1215-1294) tarafından kurulan Moğol Yuan Hanedanlığı, chao adı verilen kendi kağıt para biçimini çıkardı; Moğollar bu parayı İran’a getirdi ve orada djaou veya djaw denildi. Moğollar ayrıca bu parayı hükümet destekli para fikrine hayran kalan, Kubilay Han’ın sarayında 17 yıl yaşamış Marco Polo‘ya (1254-1324) gösterdiler. Ancak, kağıt para altın veya gümüşle desteklenmedi. Kısa ömürlü Yuan Hanedanlığı ise ciddi miktarlarda para basmıştı ve bu da yüksek enflasyona yol açtı. Hanedan 1368’de çöktüğünde enflasyon sorunu henüz çözülmemişti.
Sonraki Ming Hanedanlığı da (1368-1644) desteksiz kağıt para basmış olsa da bu programı 1450’de askıya aldılar. Ming döneminin büyük bölümünde gümüş asıl tercih edilen para birimi oldu. Bunda, İspanyol tüccarlar tarafından Çin’e getirilen tonlarca Meksika ve Peru gümüş külçeleri etkili olmuştur. Ming yönetiminin yalnızca son iki yılında, çaresiz hükümet isyancı Li Zicheng ve ordusunu savuşturmaya çalışırken kağıt para basıldı. Çin, Qing Hanedanlığı’nın yuan üretmeye başladığı 1890’lara kadar kağıt para basmadı (Çin’de Kağıt Paranın İcadı, Burcu Atlas, 29 Aralık 2020, https://evrenatlasi.com.tr/kultur/kagit-paranin-icadi/, erişim tarihi: 11.12.2025).
Batıda kâğıt paraların basılması ve kullanılması 17. yüzyılın sonlarına rastlamaktadır.
İsveç, 1661 yılında kağıt para basan ilk Avrupa ülkesi olarak tarihe geçti (Paranın Gizemli Tarihi: İlk Sikkeden Dijital Paraya, 13 Eylül 2024, https://www.odeabank.com.tr/hakkimizda/oblog/paranin-gizemli-tarihi, erişim tarihi: 11.12.2025).
İlk kâğıt paranın 1690'lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nde Massachusetts Hükümeti, İngiltere'de ise kuyumcular tarafından basıldığı ve dolaşıma çıkarıldığı, 1694 yılında İngiliz Merkez Bankası ve daha sonra diğer
ülke merkez bankalarının kurulması ile de yaygınlaştığı görülmektedir (Kâğıt Paranın
Tarihçesi, TCMB, s. 2, https://tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/d189b219-fe71-40bf-9754-6a5f7d0a65eb/KagitParaTarihce.pdf?MOD=AJPERES#:~:text=118%20y%C4%B1l%C4%B1nda%20%C3%87inliler%20deri%20para,kullan%C4%B1lmas%C4%B1%2017.%20y%C3%BCzy%C4%B1l%C4%B1n%20sonlar%C4%B1na%20rastlamaktad%C4%B1r., erişim tarihi: 11.12.2025).
Osmanlı’da ise ilk kağıt para Abdülmecid zamanında 1840 yılında ‘Kaime-i Mu’teberiyye-i Nakdiyye’ adıyla basıldı. Sikkeler, 17. yüzyıldan itibaren yerini kağıt paralara bıraktı ve önce İngiliz Merkez Bankası’nın daha sonra ise diğer ülkelerin merkez bankalarının kurulmasıyla modern bankacılık dönemi başlamış oldu.
İlk bankalar, tüccarların, ülkenin ileri gelen zenginlerinin değerli eşyalarını saklamalarına ve ticari işlemlerini kolaylaştırmalarına yardımcı olurken daha sonra para politikalarının geliştirilmesiyle ülke ekonomilerinin istikrarını sağlamak, para arzını kontrol altında tutmak, daha geniş çaptaki ekonomik faaliyetleri sürdürmek gibi çeşitli amaçlara hizmet eden kurumlara dönüştü (Paranın Gizemli Tarihi: İlk Sikkeden Dijital Paraya, 13 Eylül 2024, https://www.odeabank.com.tr/hakkimizda/oblog/paranin-gizemli-tarihi, erişim tarihi: 11.12.2025).
SANAL PARA
(1977 - ... )
Cep telefonundan uydulara kadar sayısız iletişim cihazının kablosuz olduğunu düşünüyoruz ama gerçekte hepsi kablolu; sadece yok gibi görünüyorları Cebimizdeki nakitten bilgisayar ekranındaki paraya kadar sayısız finansal enstrümanın altın karşılığı hasıldığını zannediyoruz ama gerçekte hepsi karşılıksız; yalnızca var gibi görünüyorları İşte yok gibi görünen dijital alt yapıyla var gibi görünen altın arasına gizlenmiş bu ilişkiye sanal para devrimi diyoruz.
Bu devrimin kıvılcımını yakan ile bilimin kurucusu aynı kişiydi. Miledi Thales, kehribar taşlarını birbirine sürtmüş ve ortaya çıkan enerjiye elektron adını vermişti. Yaklaşık 2.000 yıl içerisinde de başka bir ilerleme kaydedilmemişti. 16. yüzyılın sonlarına doğru İngiliz bilim adamı William Gilbert, statik enerjiyi tekrar incelemeye başladı ve ona elektrik adını verdi. İlk pil, 1800 yılında Aleksandra Volta tarafından icat edilmesine rağmen enerji kavramının anlaşılması biraz zaman aldı. Örneğin Thorne Boker, kızının boyunu uzatmak için onu kafese koyup günlerce elektrik verirdi. Çılgınca görünen bu deney, o zamanın bilimsel tedavi metotlarından biriydi. Üstelik kent meydanlarında çılgın elektrik partileri düzenleniyor, kömürleşen tavuklar izleyicilerin eğlenmesine sebep oluyordu. Onlarca bilim insanı, bu şakacı deneylere kurban gitti (Yaz, Ocak 2020, İstanbul, Timaş Yayınları, s. 265).
Kağıt Para Döneminin Sonu
1871’de Western Union’ın telgraf ağı üzerinden resmi olarak elektronik fon transferi (EFT) hizmeti sunmaya başlamasıyla tarihte ilk kez fiziksel formunu kaybederek veriye dönüşme evresine giren para açısından bir dönüm noktası yaşanıyordu.
Artık kağıt para için sonun başlangıcına gelinirken Western Union, EFT’yi icat ettikten sadece beş sene sonra, 1876 yılında,
Bell’in telefon patentini 100 bin dolara satın almayı reddetti. Tarihe ibretlik bir anekdot olarak düşen bu karardan sonra, telefonun telgraf karşısında üstünlüğü ele geçirmesi için 25 yıl geçmesi gerekti. Western Union ilk telgrafları 20 dolara gönderirken, bu rakam 1868 yılında 1 dolara, 1898’de ise 0,3 dolara
kadar geriledi. EFT’yi keşfeden şirket, 1924 yılında ikinci bir finansal keşfe daha imza attı; yoğun telgraf talebine daha hızlı cevap verebilmek için müşterilerin daha hızlı ödeme yapabileceği ön ödemeli, metal bir kart geliştirdi. Bu ön ödemeli metal kart, paranın modern çağda şekil değiştirmesine verilebilecek ilk önemli örneklerden biri oldu.
Western Union için en yoğun dönem 1929 yılı oldu ve o yıl 200 milyon mesaj taşıdı (Usta, BKM, 2018, s. 5).
Sanal Para Döneminin Başlangıcı
1971 yılında ABD doları devalüasyona uğradı ve ABD, içine girdiği ekonomik zorluklar sebebiyle altın standardından vazgeçti. Ardından sanayileşmiş ülkeler de 1973 yılında Bretton Woods anlaşmasından ayrıldıklarını açıkladılar. 1971 yılında başlayan ve iki yıl devam eden bu süreçte, para fiziksel bağlarından kurtuldu ve değeri saygınlık ile ölçülmeye başladı (Before Babylon, Beyond Bitcoin: From Money That We Understand to Money That Understands Us David Birch, 2017, s. 9).
Bretton Woods’un tarihe geçtiği dönemden kısa bir süre sonra, 1949 yılında temelleri atılan kartlı ödeme sistemleri, 1976 yılında Visa ve 1979 yılında ise MasterCard ödeme şemalarının doğuşu ile birlikte yeni bir noktaya taşındı. İkinci dünya savaşından sonra hayatımıza giren ve paranın kaderinde rol sahibi olan bir diğer önemli teknoloji ise bilgisayar oldu. Bilgisayarlar pek çok endüstri
ile birlikte bankacılık ekosistemini de değiştirdi. Sektör pek çok problemini ardı ardına çözmeye başlarken, 1973’te SWIFT sistemi ortaya çıktı (Usta, BKM, 2018, s. 7).
Son birkaç yıldır giderek daha fazla tartıştığımız bir diğer kavram ise kripto para teknolojisi olarak karşımıza çıkıyor. Bitcoin ve türevlerinin parayı nereye götüreceğini araştırmaya ve anlamaya çalışıyoruz. Bu noktada şöyle bir analoji yapmak yerinde olur: Buharlı gemilerin yelkenli gemilere ne yaptığını örnek alarak Bitcoin’i ilk buharlı gemiye benzetebiliriz. Bitcoin, bize buharlı gemilerin
çalışabileceğini gösteriyor ve insanlığın tarih boyunca defalarca tanıklık ettiği gibi, sürdürülebilir bir değişim ile teknolojinin bazı şeyleri radikal bir biçimde dönüştürebileceğini hatırlatıyor (Before Babylon, Beyond Bitcoin: From Money That We Understand to Money That Understands Us David Birch, 2017, s. 15).
